1 dakika okundu
31 Mar
31Mar

11 Kasım 1920 ; daha o zamanlar İstanbul'dan Ankara'ya karayolu ile ulaşım yok.

Tren ile gelmek güvenli değil.

Ankara'ya en güvenli yol Karadeniz' üzerinden deniz yolu ile İnebolu'ya, buradan da karadan at arabası ile  ulaşmak en tercih edilen yol idi. Bu yüzden Kurtuluş Savaşı’nda bu yol ”Kurtuluş Yolu„  olarak bilinir. İstanbul'dan kaçırılan silahlar bu yolla Anadolu'ya geçiriliyordu. Zonguldak başta olmak üzere bir çok şehirden  gıda ve mühimmat ihtiyacı karşılamak için Ankara‘ya bu yoldan ulaştırılıyordu. İstanbul'dan Anadolu'daki Kuva-i Milliye ordusuna katılmak için gelen bir çok kişinin bu güzergâhı kullandığı bilinir. Zonguldak'tan ayrıca kaçak kömür de bu yolla Ankara'ya gönderilmiştir.

Fikriye Hanım, Atatürk'ün akrabası olarak bilinir. Mustafa Kemal'i  gördüğünde kendisi daha 16 yaşındadır. Mustafa Kemal daha henüz Samsun‘a geçmemiş, İstanbul‘da annesi Zübeyde Hanımı sürekli ziyaret etmekteyken, Fikriye ile tanışır. Fikriye'nin daha o zamanlar Mustafa Kemal'e hayranlık duyduğu söylenmektedir. Mustafa Kemal Paşa ile Fikriye arasında 16 yaş fark vardır.

Mustafa Kemal Paşa Samsun'a geçtikten sonra kurtuluş mücadelesinin ilk adımını atmıştır. Hakkında idam kararı çıkartılmıştır.

İstanbul’un işgali döneminde, Zübeyde Hanım ile birlikte kalan Fikriye Hanım, Mayıs 1920’de Mustafa Kemal Paşa’nın idam kararını duyunca, Ankara’ya gitmek ister. O günlerde 22 yaşlarında olan Fikriye Hanım'ın, Atatürk'e karşı açığa vuramadığı bir sevgi ve aşk beslediği bilinen bir gerçektir. Ankara'da Mustafa Kemal'e yardım edecek bir bayana da ihtiyaç vardır. Bu yüzden Atatürk'ün  yakın akrabası Fikriye Hanım'ın Ankara‘ya gelmesi uygun bulunur. Fikriye için gün doğmuştur. Bu haber onu oldukça sevindirir.21 Haziran 1920'de Fransızların terk ettiği Zonguldak'ta ,yavaş yavaş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mensuplarının hakimiyetinde güvenli de olsa, yine de çok tedbirli olunması gerekiyordu. Zira Kuva-i Milliye'nin başında olan Mustafa Kemal'in bir çok düşmanı olacağı gibi daha henüz İstanbul‘a bağlı memurlarda ayıklanmamıştır.


Bu yüzden Ankara'ya gidecek ve yolu Zonguldak'tan geçecek Fikriye'nin güvenliği için bir takım tedbirler alınması gerekiyordu. İstanbul’dan Ereğli vapuruna binen Fikriye Hanım tek başına yolculuğuna başlar. Ankara'dan Ereğli'ye de hemen talimatlar içeren bir telgraf gönderilir.

Fikriye Hanım ilk defa Karadeniz yolculuğuna çıktığı için yol boyunca manzaradan çok etkilenir. Aynı zamanda Paşa'yı göreceği için çok heyecanlıdır.

Gemi, Karadeniz Ereğli'ye ulaştığında limanda onu Ereğli İlçe Kaymakamı Naci Bey karşılar. Naci Bey hemen Ankara'ya telgraf çeker.

Bu telgrafın kod numarası 767'dir. "Fikriye Hanımefendi, bugün İstanbul'dan gelmiştir. Oraya ne suretle ve hangi yolla hareketi uygun görülürse, yüksek emrinizin beklendiği arz olunur .“Bunun üzerine Başyaver Salih (Bozok) Bey'in, Karadeniz Ereğli Kaymakamı Naci Bey'e ,Fikriye Hanım’a okutulması için gönderdiği telgrafta;  "Varışınızı şimdi haber alarak Ankara'ya hareket etmeniz, arkadaşlarımdan olup, birkaç gün evvel buraya gelmek üzere Ereğli'ye geldiğini haber aldığım Mithat Bey‘le birlikte gelmeniz Kaymakamlığa yazılmıştır. ...Hareketinizin bildirilmesi Paşa Hazretlerinin arzuları gereğidir. Sizin de buna göre hareket etmeniz uygundur." şeklinde olur.

Fikriye Hanım'ın Ereğli'de ne kadar kaldığı kesin olmamakla birlikte bazı kaynaklarda 13 Kasım'da İnebolu'ya geçtiğidir.

Bu da onun Ereğli'de iki gün misafir edildiği sonucu ortaya çıkartıyor.

Ereğli'den özel bir vapurla İnebolu'ya gönderilen Fikriye Hanım buradan da zorlu bir yolculukla, at arabası ile Ankara‘ya geçmiştir.

Ankara'da  daha sonra Çankaya Köşkü olarak bilinen eve yerleşir. Fransızcası çok iyidir ,aynı zamanda çok iyi piyona çalar. Zaten Mustafa Kemal kendisine piyano almıştır. Fikriye Hanım hastalığına kadar burada kalır. Hastalandıktan sonra Mustafa Kemal Paşa onu tedavisi için Almanya'ya yollamıştır.

Almanya'dan kaçışı ve tekrar Ankara'ya gelişi ve intiharı hakkında bilgileri çeşitli kaynaklardan ayrıntısı ile bulabilirsiniz.

Ben bu hikayenin sadece Zonguldak kısmını kayıt altına almak için kaleme aldım. Fikriye Hanım'ın 1923 yılında ikinci kez Almanya'dan Ankara‘ya gelişinin, daha zahmetsiz ve kısa olduğu için  trenle yaptığı kanaatindeyim.

Hayati Yılmaz ile

Zonguldak Tarih


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR