2 dakika okundu
11 Jul
TEFEN,TEFAN,TEFANi



1913 yılından bu tarafa ve özelikle 1940 ve 1962 yılında bazı şehir ve köy adları değiştirilmistir.Türkceştirme maksadıyla çıkartılan yasada değiştirilen isimler arasında,Antik Yunancadan gelen “Tefen” ismi de vardı.Tefen ismi “Gökcebey” olarak değistirilmiştir.

Elimde ki bir çok tarih haritalarında ”Tefen“ ismi Tefan,Tafani olarak geçiyor.Bu kelime de Yunanca da “tufan” anlamındadır.Şimdi Tefen isminin anlamının “tufan” olup olmadığını belirtmeden önce Kardeniz hakında bazı bilgiler vermem gerektiğini düşünüyorum.

Bildiginiz gibi Filyos Çayı‘nın iki kolu var.Biri Bolu (Claudiopolis)dağlarından ve Gerede( Flaviopolis=Krateia) güzergahından gelen Poli(Bolu)Irmağı ;bir diğer kolu ise Karabük/Yenice`den gelen “Soğanlı” koludur.Bu iki ırmak Bakacakkadı`da birleşerek Filyos Çayı oluşturur.Işte, hem bu haritada hem de bir çok haritada Bolu kolu ile Soğanlı kolunun birleştiği yerde "Basta" yerleşim yeri ismi var.



Başlarda,Çaycuma olabileceğini tahmin etsem de,eski haritalarda iki ırmağın tam birleşim noktasına işaretlenmesi, bu yerleşim yerinin dönemin en büyük pazarı olan Gökcebey`in Üçburgu(Ücagız)Mahallesi’ne ait isim olabileceği kuşkusu yarattı bende.Zira 2013 yılında burada hemen nehir kıyısında büyük pazar yeri kalıntıları bulunmuştu.Sürekli Zonguldak haritası üzerinde tarih yazılarında sizlere,Karadeniz kıyılarının (Büyük Tufan) değişiminden bahsediyorum.


Sami dillerini konuşanlara gre ; Bu büyük tufana “ Karadeniz'in güneyindeki tepeleri aştı ve Anadolu Platosu boyunca dağlara ve derin vadilere yayıldı.”der.

Bir zamanlar Dünya üzerinde yaşanmış olan büyük tufandan bahseden en eski metinlerden biri, Sümerlilerin “Gılgamış Destanı”na aittir.Gılgamış Destanı`da tufanın geleceğinden bahseder."Ev yerine büyük gemiler yapın ve her bir hayvan ve bitki tohumunu yanınıza alı”n diye öğütler yazılır.



Daha önce;  Istanbul Boğazı daha açılmadan  “Kardeniz suyunun normalinden çok yüksek olduğunu” yazmıştım.Bunun nedeni; buzulların erimesi ile göl halinde bulunan Karadeniz(Euxinus  yada Bahr-i Siyah)çevresinde bulunan büyük ırmaklarla sürekli besleniyor olması idi.En büyük nehri Avrupa‘da ki tüm yagışları bu göle döken Tuna ırmağıdır.Buzulların erimesi ve Nuh Tufan-ı olarak bilinen tarihi olayda,Istanbul Boğazı`nın açılmasına neden olmuş,tüm bu süreçde de su seviyeleri sürekli degismişti.Öncesinde bugünkü seviyesinden yaklaşık 50 metre aşağıda olan göl seviyesi,buzulların erimesinden sonra yükselmiş ve iç kesimlere kadar yayılmıştır.Istanbul Boğazı (Bosboros)açılması ile tekrar su seviyesi düşmüş ve bugünkü seviyeye gerilemiştir.
Bir başka iddia ise; Akdeniz`in su seviyesinin yükselmesi ile Marmara denizinin dolması ve buradan Karadeniz`e kendine yol bulması ile boğazın açılması sonucunda, sularının yükseldiği,böylelikle göl halinde bulunan Kardeniz`in tatlı sudan tuzlu suya geçmesi ile milyonlarca tatlı su canlılarının ölümüne sebep olmuş ve bu ölü balıkların da oluşturduğu zehirli kimyasallarında ”Kardeniz’in şu anda 200 metre derinlerinden sonra yaşamın olmadığı“ araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır.Yani Karadeniz`in altında 200 metreden sonra yaşam bulunmamaktadır.Zaten aratıştırmalarda gösterildiği gibi Kardeniz göl olduğu sırada bugünkü seviyesinden 50 -150 metre daha asağıda bulunuyordu.
Daha önce yayınladığım "Kardeniz isminin Kökeni" adlı yazımda anlatmıştım.
Buz Çağı sonunda eriğen buzların oluşturduğu büyük su akıntıları Karadeniz‘in gerçek yatağından taşarak karaya doğru iç kısımlara kadar ilerlemesi ve daha sonra Istanbul Bogazı’ndan kendine yol bulup Marmara`ya (Probondis) ve oradan da Ege Denizi`ne açılması ile ikinci bir coğrafi değişiklik yaşamasına neden oldu.(M_Ö 7400-M-Ö 6900)
Jeoloklar Karadeniz`in gerçek seviyesinin bugünkü seviyesinden 50-150 metre aşağıda olduğunu söylemektedir.
Kardeniz`de ki yerleşimin oluşması işte bu istanbul Boğazı`nın açılması ile sağlanmıştır.Ege Bölgesi’nden gelen Yunan kolonileri (denizcileri) Özelikle Kardeniz`in kıyılarına yerleşmiştir.Başlarda iç kesimlerde yerleşim yeri yoktu.Çünkü ilk gelenler tarım ile uğraşmazdı.Yanlız bu bölgede yaşayan barbar kabilerin olduğu yazılmakta.
Bütün bu unsurlar,Karadeniz kıyılarında büyük coğrafya değişikliklerine neden oldu.Karadeniz kısa bir zamanda bir iç deniz haline geldi.


Karadenizin buzul çağı sonu olan 10 000 yıl öncesine kadar bir tatlı su gölü olduğudur.( M.Ö 8 Bin``ler)
1923`lere kadar Çarşamba olarak bilinen Çaycuma başta olmak üzere ,Saltukova Bartın,Kilimli Çatalağzı,bu bilgiler ışığında su altında kaldığını gösteriyor.Zaten bir çok yerde aynı hikayeyi duymuşunuzdur.Bu bölgelerde kazı çalışmaları yada inşaatlarda deniz kabuklarının çıktığı söylenir.
Bizim Nuh Tufanı olarak bildiğimiz bu Buzul Çağı‘nın bitimi aslında bir doğa olayıdır.Dünya’nın ısınması ile ilgili jeolojik bir süreç.

Gökcebey`in daha önce ki adı Tefen’dir.Tefen, bir çok yabancı antik haritada ”Tefan yada Tefani” olarak geçiyor.
Daha önce Nuh Tufanı ile Karadeniz`in suları yükselmiş ve istanbul Boğazı açılması ile su seviyesinin tekrar düştüğünü yazmıştım.Işte, Tefen`in kıyısına kadar gelen suların “gel gitleri‘ Tufan sonucu olduğuna göre ;Tefan isminin tufan olayından geldiğini düşündürmesi de gayet doğaldır.
Tabi ki bu iddiamı besleyen kaynaklar da var.
Bölgemizde yerleşim adları genelde o bölgenin özelikleri ile konmuştur.M.Ö tarihlerde büyük liderlerin adları da vardır.(Heraklia gibi,Amatris gibi.) Yanlız Karadeniz`de diğer iç bölgelerde koloniler,kralıklar,devletler olmadığı içinde genelde çoğrafi özelikler ve bazı bitki vb. isimleri adını almışlardır.(Safranbolu gibi )
Devletlerin merkezleri genelde sahil kesiminde olduğundan Tefen isminin de bir devlet adamından geldiğini düşünmüyorum.Bazı yazarlar “Tefen‘ isminin Theophaneia`dan geldiği yönünde.


Theophaneia (Θεοφανία) aslinda Tiffany / ˈ t ɪ f ən i / dir.Tiffany,Yunan Theophania'nın İngilizce bir şeklidir. Eskiden çoğunlukla Theophania,yani Epiphany bayramında doğan çocuklara verilen isimdir. Yunan erkek ismidir.Genellikle Phanis (Φάνης) olarak kısaltılmış olan Theophanes (Θεοφάνης) ve dişi Theophania (Θεοφανία) ya da Theophano (Θεοφανώ), halk dilinde Phani'dir.

Yani Tefen isminin buradan geldiği biraz zorlayıcı iddia olur.Zira Tiffany / ˈ t ɪ f ən i / ingilizce bir kelimedir.Oysa “Tefen” ismi yüzyıllar önce helen kolonileri  tarafından kulanılmıştır.

Tefen`in yerleşim yeri şu an ki merkezi`nde değildir.iki nehrin birleşimi olan ve pazar kalıntıları olan Ücburgu civarında olduğu sonucu çıkıyorum..Buranın da tarihte neden yerleşim yeri olduğu “pazar kalıntıları” bulununca belli olmuştur.Çünkü Ücburgu, denizin buraya kadar gelmesiyle resmen gemilerin yada sandalların ulasabildiği limana dönüşmüştür.Bu yüzden de iç kesimlere dagıtılmak üzere gelen mallar buradan sevk ediliyordu .Theophaneia`nin anlamı da tanrısal bir isim aslında.Antik Yunan dilinde "Tanrının göründüğü yer" anlamındadır.Benim savım ile de bu bir şekilde ötüşüyor.Zira tufanda ,tanrının varlığını kanıtlayan coğrafi olaydır.Yanlız Theophaneia bir komutan adı olduğundan genelde iç kesimlerde bazı halklar yaşasada,komutan düzeyinde bir yerleşim yeri olamazdı.Zira savaşcı komutanların buyruğunda ki yerleşenler çoğunlukla denizciydi.Bu yüzden de deniz kıyılarına yerleşmişlerdi.Hatta yerleştikleri yerler koy niteliğinde doğal limana sahip deniz kıyılarıdır.Heraklia (Ereğli) ve Tion (Filyos) gibi.Tefen ismi M.Ö`den beri bu bölgeye verilen isim olarak karşımıza çıkıyor.Her iki savda Nuh Tufanı`nın Karadeniz’de yaratığı şekilenmelerden kaynaklanan ve deniz sınırının Bakacakkadı`ya kadar gelmesi ve sonra çekilmesi olayı tufan ile ilişkilendirilmiş ve buraya Tufan anlamına gelen tafani yada tufani  (Tefen) konmuş olabilir.

Zira, Yunanca`da Τουφάνι Tufan anlamındadır.Okunuşu ise Tufani olarak geçiyor.

Tefen ismi de Tefani olduğuna göre bu bilgilerden bu sonucu çıkarmamak biraz haksızlık olur diye düşünüyorum.Bana göre Tefen`in Theophaneia`den gelmesi daha zorlayıcı bir savdır.


Öyle yada böyle ”Tefen“ ismi Türkler buralara yerleşmeden önce konmuştur.Tefen yada Tefani isminin de Türkceye yakınlığı sebebi ile Osmanlı ile buralara sonradan yerleşen Türkler tarafından benimsenmiş olmasi,bu ismin günümüze kadar gelmesini saglamistir.

Tefen(Gökcebey) ,Fatih Sultan Mehmet bu bölgeyi aldıktan sonra özelikle Bursa,Burdur yöresinden Pazar Türkleri denilen,tarımla uğraşan Türkmenlerin yerleştiği yer olmuştur.Bu sebep ile Gökcebey’in geniş tarım arazileri gelende dağ eteklerinde olduğu için köyler de buralara kurulmuştur.Buradan geçen Soğanlı ırmağı ise tarım yetiştiriciliği için bulunmaz nimeti.Bundan 30-40 sene öncesine kadar tarım ile uğraşanlar ürünlerini bu derede yıkamaktaydı.



Küçüklüğümde Gökcebey`in Davutoğlu Köyü`nde tarım ile uğraşan Dedem Koca Salih`in yanına gitiğimizde .hep beraber bu dere kenarına gelip “buğdayların nasıl yıkandığını” seyrederdik.Öküz arabalarının üstünde ;yolda ki taşlara tekerler çıktıkca sendelenir,samanın üstünde tutunmaya çalışırdık.

1962 yılında İçişleri Bakanlığı İller idaresi Genel Müdürlüğü‘nün  yayınladığı genelgeye göre ,Zonguldak’ta değişen yerleşim yeri adlarından biri de ”Tefen” olmuştur.Tefen yerine Gökcebey konmasına ramen halk arasında ”Tefen” ismi  halen kulanılmaktadır.

Anadolu`da  1913 yılında başlayan Türkleştirme amaçlı yapılan değişiklerde ,1940 ve 1962‘ de Zonguldak`ta 156 yerleşim yerinin ismi değiştirilmiştir.Bunlardan en bildiğimiz Antik Yunan isminden gelen Filyos (Tion) olmuştur.Filyos,Hisarönü olarak değiştirilsede,1999`da belediyenin başvurusu ile tekrar Filyos olarak resmi statüsüne kavusmuştur.


Hayati YILMAZ

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR