Zonguldak'ta en çok duyduğumuz kelimelerden biri amale kelimesidir. Maden isçisine amale denmekteydi. Günümüzde halen kullanılan bir kelimedir.
Amale kelimesi aslında uzun zamandır Osmanlı'da kullanılan bir tanımdır. Arapçada Amel kelimesinden geliyor. Arapçada "amel" kelimesi “iş” anlamına geliyor.
Sözlükte "iş, çaba, fiil, çalışma" gibi manalara gelen amel , "canlı varlığın gayeli olarak yaptığı iş" diye de tarif edilmiştir.
Aslında bu kelimeyi günümüzde dini bir terim olarak da kullanmaktayız. Amel defteri, amel-i kalil, amel-i kesir, amel-i salih gibi dini vazifeler anlamına gelen kelimelerde iş, çalışma anlamında.
Salih amel, kısacası yararlı ve faydalı işlerin tümüdür. Amel defteri, insanın dünya hayatında, ömrü boyunca yaşadığı durumların bir muhasebesidir. Yaptığı işlerdir.
Aslında Osmanlı Dönemi'nde bedenen çalışma var olduğu müddetçe çalışanlara amele tanımı yapılmıştı.
1848'de Zonguldak'ta kömürün çıkarılmaya başlanması ile yer altında ağır işçilik oluştuğunda giderek amale kelimesi maden işçisi anlamına gelmiştir. Veya vasıfsız düz işçi anlamında da kullanılmaya başlanmıştı.
Maden işçisine aslında bir çok ülke kendine özgü kelimelerle tanım yapmış. Almancada Bergman (Dağadamı) İngilizcede coal miner (Maden işçii), Fransızca (mine d'ouvrier).
Türkiye'de maden işçisine ilk işçi denmesi kararı 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihlerinde gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi'nde alınan bir tavsiye karar ile gerçekleşti. Bu karara rağmen 1940 yılların ortalarına kadar "işçi" kelimesi kullanımı yerine amele denmesi tercih edildi.
İzmir İktisat Kongresinde ;
"Amele namıyla hitap edilmekte olan kadın ve erkek "erbab-ı say" ve ameleye bundan böyle işçi denilmesi" kararı bizzat Atatürk'ün de katıldığı kongrede alınmıştır. Bu kongrede işçi için alınan sadece isim değişikliği değil, işçilerin sendika haklarından çalışma koşullarına kadar bir çok kazanımlarda elde edilmiş olur.
Maden ocaklarında çalışan işçilerin 6 saat çalışma koşulu bir gündelik itibar olunması 18 yaştan küçük olanların maden ocaklarında çalıştırılmaması karaları alınır.
-Sekiz saat çalışan bir işçinin gece dahi çalıştırılmasına mecburiyet hasıl olduğu takdirde yalnız dört saat çalıştırılacak ve tam gündelik alacak. Yalnız gece çalıştırılan işçiler gündüz işçisi gibi sekiz
saat çalışır, fakat iki kat gündelik alır.
-Ereğli Kömür Havzasında çalıştırılan maden işçilerinin günlük çalışma süresini 8 saatle sınırlandırılması, gibi karalardır.
Ameleye işçi denmesi bir kanun değildi tabi. Tavsiye idi. Bu tavsiyeye rağmen ; kongrede alınan kararlar doğrultusunda Zonguldak'ta Türkiye'nin ilk sosyal yardım kuruluşu kuruldu. Artık amele yerine işçi kelimesi kullanılması istenmesine rağmen bu kuruluşun adı da Amele Birliği oldu.. Maden işçisinin bindiği trene "Amele Treni" dendi.
Giderek Türkiye‘de maden işçilerine mal olan bu tanım aslında toplumda en alt düzeyde ağır koşullarda çalışan (maden ve inşaat) işçiler için söylenir oldu.
Yani amele dendiğinde çalışma koşulu çok ağır olan beden işçisi anlamına getirildi. Hatta bu iş o kadar ağırdı ki; ameleler için yenmesi zorunlu olan bazı yiyecekler tavsiye edildi.
Maden ocaklarında çalışan amele için:
Yoğurt, balık, iyi pişmiş et, patates püresi, pirinç lapası gibi yüksek enerji ve protein içeren yiyecekler, taze meyve suları ve muz gibi potasyumdan zengin besinler tavsiye edilmekteydi.
Yani aslında amele dendiğinde bugün maden işçisi akla gelse de ; aslında Osmanlı Dönemi‘nde tüm işçiler için söylenen bir tanımdı. Cumhuriyet Dönemi'nde işçi tanımı getirilse de ; özellikle Zonguldak’ta giderek amele kelimesi maden işçisi anlamına gelmiştir.
Hayati Yılmaz