ÇATALAĞZI SAĞLIK OCAĞINDA EHLİYETİMİ KAPTIRDIM.

Memlekette sahte diploma, sahte ehliyetler dolaşa dursun , ben size 30 yıllık ehliyetimi sağlık ocağına nasıl kaptırdım onu anlatayım.
Geçen ay Zonguldak’a geldiğimde eski ehliyetimi yenilemek için Zonguldak Nüfus Müdürlüğüne gittim. Kapıda’ şu belgeleri getirin’ dediler.
Sağlık raporu, bir adet vesikalık fotoğraf, 15 TL postaneye yatırılacak harç ile birlikte, İnternet üzerinden alınan randevu.
Bir günde yapılabilecek şeyler.
‘Bugün pazartesi’ dedim , Almanya’ya haftaya pazartesi dönüyorum. Daha bir haftam var.
Çarşamba gününe randevu aldım.
Sağlık raporunu nereden alacağımı öğrendim. Herhangi Aile Sağlık Merkezinden alabileceğim söylendi.
Salı günü Çatalağzı Sağlık Ocağına gittim. Kapıdaki hemşire , ‘Yurtdışı olduğu için buradan veremiyoruz , hastaneye gitmeniz lazım ‘ dedi.
Hangi hastaneden alacağımı sordum ,kendinden emin bir şekilde ‘Atatürk Devlet Hastanesi’ dedi.
Öğleden sonra hastanedeydim. Hava sıcaklığı 32 derece. Başım açık.
Hemen alt katta, girişte danışma yazıyor. Danışma yazıyor ama güvenlik görevlisi bakıyor.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım.
-Buradan alınmıyor, ek binaya gideceksiniz. dedi.
‘Ek bina ’ dediğine göre ,herhalde yan binada diye düşündüm.
Türk Dil Kurumuna göre ‘ek’ eklentidir. Hemen yan taraftadır, demi !
Adam bana karşıda dedi yahu!
Hangi karşıda dedim ?
“Ben size şimdi yol mu tarif edeyim dedi.” Açın navigasyonu gidin dedi. Hiç müdanası yok. Eli , gözü cep telefonunda. Mesajlaşıyor.
Allaaa alaaaa ben bilmiyorum sanki navigasyonla bulmasını. “Kardeşim navigasyonum yok” derken, baktım boş tartışma ; ‘karşı dediğiniz yer Site mi’ dedim , ‘evet Çelikel Lisesi’nin üstü’ dedi.
-Sen Devlet hastanesinden mi bahsediyorsun ?
Zonguldak’ın ilk hastanesi sayılan koskoca memleket hastanesinin adı ‘ek bina’ olmuş. İyi mi !
Yuhhh !
İn çarşıya, çık yukarı derken ; bir saat sonra Devlet Hastanesindeydim. Sıcaklık 34 derece . Başım açık.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım.
‘Yukarıda kantinin karşısında’ dedi, danışma.
Çıktım yukarı.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım.
‘Buradan alınmıyor. Sağlık ocağından alacaksınız’ dediler. İyi mi !
Eeee! Ben sağlık ocağından geliyorum. dediğimde daha bir sert sözle; ‘Siz aşağı vezneye inin ,oraya sorun dediler.
Aşağı indim, vezneye sordum.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım. Yurtdışı olduğum için hastaneye yolladılar, dedim.
‘Buradan alınmıyor sağlık ocağına gideceksiniz’ dedi, vezneci.
-Kardeşim oradan buraya, buradan oraya...
Baş hekim odasını sordum. Yukarıda dedi.
Çıktım başhekime. Başhekim yardımcısı varmış.
Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım ama yurt dışı olduğum için sağlık ocağında vermiyorlar. Hastaneye yolladılar. Ama burada da sağlık ocağı diyorlar.
-Sağlık ocağında alacaksınız...
Eee ! Vermiyorlar...
-Sağlık ocağında alacaksınız...
-Eeee vermiyorlar efenim ,vermiyorlar.
‘Ben bir şey yapamam. Siz Çatalağzı Sağlık Ocağına gidin, oradan vermeleri lazım’ dedi.
Bir kısır döngünün içindeyim. Hava 34 derece . Başım açık.
Nüfus müdürlüğünde randevum . yarısı gün 13.30. Sabahtan raporu alırsam yetişirim herhalde diyerek Çarşamba sabahı tekrar Çatalağzı Sağlık Ocağına gittim. Kapıda bir başka hemşire vardı bu sefer. Züleyha adında bir doktora yönlendirdi. Girdim doktorun odasına.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım. Yurtdışı olduğum için hastaneden buraya yolladılar. Aslında hastaneye de burası yollamıştı.
- Siz geçen gün gelmişsiniz, onu biz sorduk , Yurtdışı için Kilimli Aile Sağlık İlçe Müdürlüğüne gideceksiniz.
- Atladım gittim Kilimli İlçe Sağlık Müdürlüğüne.
Odada 4 kişi var , sohbet koyu. Binada sadece ben varım, vatandaş olarak kimse yok. Rahatları yerinde. Bir- iki kişiyi önceden tanırım. Ak Partili şahsiyetler ,memur olmuş. Vay be.
-Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım ama yurt dışı olduğum için sağlık ocağında vermiyorlar. Hastaneye yolladılar beni ama hastaneden de sağlık ocağına gidin diyorlar.
- İlerideki odaya sorun dediler. Gittim o odaya. Sordum memura.
Ehliyet yenilemek için sağlık raporu alacağım ama yurt dışı olduğum için sağlık ocağında vermiyorlar. Hastaneye yolladılar. Ama burada da sağlık ocağı diyorlar.
‘Siz yurt dışı olduğunuz için veremiyoruz’ dedi memur. İyi mi !
Artık ben de çıldırdım tabi.
-Nasıl veremiyorsunuz kardeşim. 31 Temmuz son gün ,benim ehliyet 1994 yılına ait olduğu için yenilenmezse iptal olacak. Ben pazartesi dönüyorum Almanya’ya, Konsoloslukta yaptıracak zamanım kalmayacak. Şimdi benim ehliyet gitti mi ? Bunun mutlaka bir yolu olmalı değil mi ?
Böyle çıkışınca nüfus cüzdanımı istedi. Bilgisayarına baktı. Hee ! Siz mavi kartlı değilsiniz. Ben sizi mavi kartlı sandım. Siz sağlık ocağından rapor alabilirsiniz dedi. Çatalağzı Sağlık Ocağına telefon etti. Saat 11.00 . Bir saat içinde Çatalağzı’na gider ,raporu alabilirsem 13.30’da randevuya yetişirim.
Çatalağzı Sağlık Ocağına gittim. Sümeyye adında bir doktor.
Doktor 3 tüp kan vermem gerektiğini söyledi. Sonuçlar da yarın öğleden sonra çıkacağını söyledi. Bugün randevum var dedim. ‘Yok olmaz’ dedi.
Nüfus Müdürlüğü için internetten randevu aldığınızda ancak 15 gün sonra tekrar randevu alabiliyorsunuz. Bende de zaman kalmadı. Yine de kan verdim.
Kan alınırken boyum ve kilomu ölçtüler. En son ölçüldüğümde 88 kilo idim. 81 kilo çıktı. ‘Ya ben o kadar zayıfladım mı ‘ diye içimden geçirdim. Boyumu ölçtüler, 1.85 dediler. Benim boyum ben bildim bileli 1.90’dır. Nasıl oluyor bu ya ! Kendinden emin bir şekilde hemşire ‘yok’ dedi. 1.85 boyunuz var. Neyse bunun şimdi pek önemli olmadığını düşünerek itiraz etmedim.

Bunun üzerine randevu saatinde Zonguldak Nüfus Müdürlüğünde durumu anlattım. Bir tanıdık vasıtası ile evrakları tamamlayınca gelip randevusuz ,işlemleri yaptırabileceğim söylendi.
Perşembe öğleden sonra tekrar Çatalağzı Sağlık Ocağına gittim. Doktor göz testti yaptı. En alta harfleri gösterdi. İki tanesini bildim ,ikisini yanlış söyledim. Çünkü tabelayı öyle bir yerde tuttu ki; tam pencerenin önü. Bana gidip devlet hastanesinden raporu almam gerektiğini söyledi.
O dakikadan sonra ben de şalter attı. Ya ben gözlük bile kullanmıyorum. Siz gözlüklüsünüz, ben değilim. Zamanım olsa giderim ama benim zamanım yok. Benim kızdığım nokta bu değil. Buraya ben pazartesi geldim. Beni oradan oraya yolladınız. 4 gün sonra beni tekrar hastaneye yoluyorsunuz !
Bir dejavu yaşatıyorlar bana.
Bumerang gibi ! Beni bir fırlatıyorlar , başladığım yere geri dönüyorum. Hastaneye gitsem Yurt dışı sağlık sistemine bağlıyım diye yine olmaz diyecekler. Hiçbir şey yapamıyorsun. Sinirleniyorsun ve giderek suç işlemeye yöneldiğini hissediyorsun. Kavga etsen sağlık çalışanlarına şiddet diyecekler.
Baktım İnternette. Bela okumak suç sayılmıyormuş.
-Allah bildiği gibi yapsın sizi ! En azından bunu diyebiliyoruz şimdilik. Yakında beddua da suç sayılır. Deliririz.
Hava 34 derece . Güneşe fazla maruz kaldığımdan sağlığım gerçekten gitti. Cuma günü evden bile çıkamadım.
Olay ne biliyor musunuz ? Yurt dışı filan değil. Bilmedikleri bir konuda ilk akıllarına gelen şey vatandaşı başından nasıl savarım oluyor. Memurun veya doktorun elinde cep telefonu var. Vatandaşı oraya buraya yollamak yerine ,açıp bir müdürlüğe telefon etse, bu yaşanmayacaktı. Sağlık ocakları yerine Almanya’dakiler gibi özel muayeneler sağlık bakanlığı ile anlaşmalı bu işi yapsa. Para kazanmak için işini doğru yapacaktı. Veya istediğim doktora gitme tercihim olacaktı. Devlete sırtını dayayanın vatandaşın mağduriyeti umurunda olmuyor. Veya ismim Hayati Yılmaz değil de, sahte ehliyet çıkartan Mıhyeddin olsaydı; işim çoktan hal olmuş olurdu.

Pazartesi Almanya’ya döndüm. Ehliyetlerin yenilenmesi 31 Ekim 2025'e kadar uzatılmış.
Almanya’daki aile doktoruma gittim. Kilom 87, Boyum 1.90 çıktı.
Kayıtlara öyle geçti artık.
Bundan sonra Türkiye’de boyum sorulduğunda 1.85, Almanya’da sorulduğunda 1. 90 diyeceğim.
Sonuç ?
Sağlık raporu alamadım ama Sağlık bakanlığına göre ,Türkiye’de boyum 5 santim kısaldığı ortaya çıktı.
En kötüsü de ne biliyor musunuz ?
Ülkede öyle skandallar, mağduriyetler yaşanıyor ki; benim ehliyetim gitmiş çok mu ! Hissine kapılıyorsunuz.

Hayati Yılmaz ile
Zonguldak Tarih