1976 yılında 1 Mayıs işçi Bayramı için çizilen iki pankartın Zonguldak ile alakası ve hikayesi beni etkilediği gibi sizi de etkileyeceğini düşünüyorum. Zira o bağlantı,Zonguldak`ın geçmişinde çok derin izler bırakan bir kişi ile alakalı.
Bu yazı,aynı zamanda onun biyografisi olacağı benziyor. Ama hikayenin en başından başlamak gerek. Tam 130 sene evveline.
Biliyorsunuz Mithad(t) Paşa Osmanlı`nın son dönemlerinde çok önemli bir devlet adamıdır.Padişahlar indirmiş padişahları tahta çıkmasını sağlayacak kadar kuvvetli bir Paşa. Mithat Paşa:II. Abdulhamit`i tahta çıkarmakla kalmamış.Bugün kullandığımız Anayasa`nın da temelini hazırlamıştır.Kanuni Esasiye`yi,II.Abdulhamit`e kabul ettirmiş bir insan. 1876’da Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle sonuçlanan askeri darbenin liderlerinden biri olmuş,aynı yıl Padişah V. Murat’ın tahttan indirilerek II. Abdülhamit’in tahta geçirilmesi olayında da belirleyici rol oynamıştır. Mithat Paşa `nın yaptığı hatalarda var. Mısır’a dış borçlanma yetkisi veren fermanı yayınlayarak Mısır’ın İngiliz hakimiyetine girmesine sebep olmuştur.Ayrıca açığı olan bütçeyi fazla vermiş gibi göstermesi, görevden alınmasına sebep olmuştur. İngiltere'nin yardım edeceğine inanarak İmparatorluğu Rusya ile savaşa sürüklemiş ve bu savaş Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihindeki en büyük felaketlerden biri olan 93 Harbi olarak tarihe geçmiştir. Bu olaylardan kısa bir süre sonra Mithat Paşa,Abdülhamit’in gözünden düşerek sürgüne gönderilmiş, 1881’de Abdülhamit’e suikast şüphesiyle Yıldız Sarayında kurulan mahkeme tarafından idama mahkum edilmiştir.Cezası Abdülhamit tarafından hapis cezasına çevrilmiş ancak üç yıl sonra muhafızları tarafından öldürülmüştür.Cinayetin II. Abdülhamit’in emriyle işlendiğinden şüphelenildiyse de kesinlikle kanıtlanamamıştır. Mithat Paşa `nın tek kızı vardır.Memnune Hanım. Memnune Hanım Osmanlı`nın bir diğer Paşası Ahmet Rasim Paşa`nın oğlu Mustafa Vefik Bey ile evlenmiştir.
İkiside Boğaz içi`nde ayrı ayrı yalılarda büyümüştür.
Ahmet Rasim Paşa`da önemli bir devlet adamıdır. Matematik ve fizik alanında tahsil yapmış ve devletin çeşitli kademlerinde görev almıştır.En önemli görevi Istanbul Belediye Başkanı olmasıdır. Ahmet Rasim Paşa`nın oğlu Mustafa Vefik Bey ise ; Osmanlı vilayetlerinde valilik görevlerinde bulunmuştur. Mithat Paşa`nın kızı Memnune Hanım ile yaptığı evlilikten 3 oğlu olmuştur. Fakat kendisi görev icabı Osmanlı`nın bir çok yerine tayin edilmesinden dolayı hanımı daha fazla evliliği sürdürmek istememiş ve çocukları ile birlikte İstanbul'da kalmıştır.
Memnune Hanım 3 oğlunu da çok iyi büyütmüştür. İçlerinden en ufakları,bizim Zonguldak için bir hayli hayırlı olacak ,belki de daha o zamanlar TC`nin kalkınmasına katkıda bulunacak bir eğitimden geçmiştir.
ADI REfiK FENMEN`dir. Atatürk`ten bir sene sonra doğmuştur. Doğum yılı 1882`dir.Refik FENMEN bugün Zonguldak Endüstri Meslek Lisesi binasının 1924`de kurulmasına ve Zonguldak Maden Yüksek Mühendis Mektebi olmasına neden olan, okulu geliştiren ilk ve son müdürüdür. Yüksek Mühendis Okulu, Lozan Fen Fakültesi,Liège Teknik Fakültesi mezunudur. Mekteb-i Sultani Lisesi Matematik Öğretmenliği, Nâfıa Nezâreti Fen Heyeti Mühendisliği,Yüksek Mühendis Mektebi Müdürlüğü ve Fizik ve Elektrik Profesörlüğü, Darülfünun Fen Fakültesi Umûmî Fizik Profesörlüğü, Maârif Vekâleti Yüksek Tedrisat Umûm Müdürlüğü,Maârif Nezâreti Meclisi,Kebir Maârif Azalığı görevlerinde bulunduktan sonra Zonguldak Maden Yüksek Mühendis Mektebi’nin kurulmasında görev almış ve okulun müdürü olmuştur.
Refik FENMEN daha önce Osmanlı Dönemi`nde ki öğretmenliği sırasında çok başarılı bir öğretmendir.Aydın ve ilerici bir kişiliktir.Hatta Türkiye`de kız ve erkek öğrencilerin aynı sınıfta ders görmelerini sağlayan ilk öğretmendir.Üstelik daha Osmanlı`da ki eğitim sisteminde Darülfünun gibi çağdaş olmayan bir üniversitede bunu başarmıştır. Yurtdışından hocalar getirtip,örgencilerin eğitiminde çok önemli katkıda bulunmuş bir eğitimciydi.Zonguldak Maden Yüksek Mühendis Mektebi öğrencilerin daha iyi eğitim alması için dersleri Fransızca vermiş.o örgencilere ayrıca Fransızca eğitimini bizzat kendisi vermekteydi. Refik Fenmen, Darülfünun’dan sonra Zonguldak`a tayin olmuştur. 20 Ekim 1924’te eğitime başlayan Zonguldak Maden Mühendis Mektebine 1925 yılında müdür olarak tayin edilmiştir.
Cumhuriyet Dönemi’nin bu ilk modern mühendislik öğretim kurumunu,genç Türkiye Cumhuriyeti`nde bir mühendislik okulu haline getiren Refik Fenmen’dir.Fenmen ayrıca 1928 yılında Havza-yı Fahmiye (Kömür Havzası) Umum Müdürlüğü’ne de getirilmesi ile öğrencilerin ocaklarda uygulamalı eğitim yapmasını sağlamıştır. Zonguldak Maden Mühendis Mektebi 1931 yılında nedeni bilinmeyen bir karar ile kapatıldı. Ben okulun kapatılmasında bir kaç neden olabileceği üzerinde duruyorum. Fenmen`in eğitiminde,”Einstein'ın Görelilik Kuramı`nı baz alarak eğitim vermesi” olduğu ihtimalini düşünüyorum.Zira Atatürk`e ramen zamanın Milli Eğitim Bakanı Osmanlı düşüncesinden gelen bir devlet adamıdır.Atatürk`ün hocası olmasına ramen eğitimde tutucu bakış açısı vardır.Hatta Atatürk`ün masasında daha sonra Milli Eğitim Bakanı olacak Dr.Reşit Galip ile tartışma yaşamıştır.Tartışmanın nedeni de devrimlere ramen eğitimin henüz devrimlere göre olmamasıdır.
Ikinci olasılık ise ;1931 tarihi...Atatürk`ün Zonguldak`a gelmesi ile bir ilgili hadise olabilir.Atatürk`ün Zonguldak`a geldiği gün 26 Ağustos...Okulun kapatılması da aynı günlere denk geliyor.
Ben bir üçüncü ihtimal dahilinde daha duruyorum.O da bizzat Resit Galip ile Inönü`nün Alman Bilim Adamları`nın Hitler’den kaçarak çeşitli devletlere kaçmak istemesi ile Türkiye`ye davet edilmesi olayları ile ilişkisi.
Darülfünün`un Cumhuriyet kurulduğunda Atatürk Devrimleri‘ne karşı gelmeleri sonucunda yeni bir eğitim sistemi çalışmasına gidilmesi ile Modern Üniversitelere geçilmesi ve bu üniversitelerin mühendislik fakültelerinin Istanbul`da olması isteğinden kaynaklanabilir.Fakat Zonguldak`tan sonra ilk maden mühendislik fakültesi İstanbul`da 1954`de kurulabilmiştir.
Refik Fenmen bu tarihten sonra Istanbul Sanayi Müdürlüğüne ,sonra da emekli olacağı Ankara Belediyesi Otobüs İşleri Direktörlüğüne atanması da gariptir.Bir bilim adamı otobüs işletmelerinde böylelikle harcanmıştır.Ne tesadüf ki , aynı yıllarda Türkiye`nin bir çok atılımını gerçekleştirdiği alanlarda da aynı anlamsız kapatmalar vardır.Örneğin ilk havaalanı ve ilk uçak fabrikasının kapatılması gibi.
Eşi Lamia Hanım, İngilizce ve Fransızca biliyor, piyano çalıyordu. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra, kadın örgütlenmesi içinde yer almış, Türk Kadınlar Birliği’nde ikinci başkanı olarak çalışmıştır.
Refik ve Lamia Fenmen çiftinin beş çocuğu olmuştur.Bunlar Rasim, Mithat, Sabahattin, Seniye ve Şefik Fenmen’dir.
Ailenin ilk çocuğu olan Rasim Fenmen, Lozan’da hukuk okumuş ve Dışişleri Bakanlığı’nda çeşitli görevlerde bulunmuştur.Tokyo Büyükelçiliği’nin geçici maslahatgüzarlığını yapmıştır.
İkinci çocuk Mithat Fenmen`dir Avrupa`da müzik eğitimi almıştır.Türkiye`nin en önemli piyano sanatçısı olmuş ve Ankara Devlet Operası Müdürlüğüne getirilmiştir.
Idil Biret ve Fazıl Say`ın hocasıdır.
Üçüncü çocuğu kızdır.Seniye(Taylan)Fenmen(bizim konu zaten kızından doğru ilerleyeceği için bunu sonraya bırakıyorum)
4 çocuk Sabahattin Fenmen.ABD`de Teknoloji Enstitüsü´den mezun olmuştur.Mühendistir.
Ailenin en küçük çocuğu ise Şefik Fenmen’dir.
Şefik Fenmen`de Türkiye Cumhuriyet tarihinde çok önemli bir olaya tanık olmuştur.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi`nde ki öğrenimini yarım bırakarak Lozan’a giden Şefik Fenmen, burada Hukuk okumuştur.Yurda döndükten sonra da Dış İşleri Bakanlığı`nda göreve başlamıştır. Işte o dönemde Adnan Menderes‘in Kalem Müdürlüğü Yardımcılığı‘na getirilir.Adnan Menderes, Kıbrıs görüşmeleri için İngiltere`ye giderken beraberine Şefik Fenmen`i de alır.
Uçak,hava muhalefeti sonucunda Londra yakınlarında düşünce, uçak enkazından Adnan Menderes’le beraber kurtulan üç kişiden biridir.Kazayı hafif sıyrıklarla atlatmış ve daha sonraları Dışişleri Bakanlığı’nda iki kez Protokol Genel Müdürlüğü yapmıştır. Şefik Fenmen kardeşlerinden en son hayatta kalan kişidir.O da 13 Mayıs 2018`de İstanbul`da hayata veda etmiştir.Ölmeden bir kaç sene önce Adnan Menderes ile yaşadığı uçak kazasını ilk defa anlatmıştır.
Zonguldak Maden Mühendis Mektebi Müdürü Refik Fenmen`in çocuklarından en bahtsız olan kızı Seniye Hanım`dır. Seniye Taylan Fenmen 1918 doğumludur. Refik FENMEN Zonguldak`ta görev yaptığı sırada en büyük çocukları 16 ,en küçüğü ise daha 2 yaşındadır.Demek ki Zonguldak Maden Mektebi`nde ki görevi sırasında ailenin tamamı Zonguldak`ta yaşamışlardır.O sırada kızı Seniye Fenmen 5 yaşındadır. Seniye Fenmen resim ve seramik sanatçısıdır.Fakat bu eğitimini babasının 1951`de ölümünden çok sonra tamamlamıştır.
1957'de 40 yaşına gelmesine ramen İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü‘nü bitirir. 1959'da seramik çalışmalarına başlar.Emekli oluncaya kadar mezunu olduğu İstanbul Amerikan Kız Kolejinde resim öğretmenliği yapar.Bu süre zarfında düzenli olarak resim ve seramik sergileri açar.
Seniye Fenmen'in çalışmaları Japonya, Amerika, Fransa, Italya, Bangladeş,Bulgaristan ve Finlandiya'da koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Tarih 12 Nisan 1997`dir.79 yaşındadır. Dışarıda olanca hızı ile yağmur yağıyordur.Seniye FenmenIstanbul Zeren Sokak'da ki evinde yalnız başına uzanmış uykuya dalmıştır.Evi üst katta olmasına ramen sokaktan bir kişi evin balkonlarını tırmanarak içeri giriyor.Etrafta değerli eşya arayan hırsız, komodinin üstünde ters V şekilli ahşap bir heykeli eline alıyor.Onun değersiz olduğunu düşünmüş ki bunu alıp gitmek yerine eline silah olarak kullanmak için ”Alt kaidesini çıkararak” yanına alıyor ve o sırada uyanan Seniye Fenmen`in başına olanca hızla vurup kaçıyor.O an ölüp ölmediği belli değil zira Seniye Fenmen`in cesedi iki gün sonra bulunuyor.
Seniye Fenmen,Rumeli göçmenlerinden Tarık Taylan ile evliydi. Samsun`da ev hanımı iken çocukların okulda olmalarını fırsat bilerek resim çalışmalarına başlıyor ve daha sonra Güzel Sanatlar Akademisine dışarıdan giriyor.40 yaşından sonra da resim alanında büyük çalışmalara imza atıyor. İşte o sıralarda okuyan çocuklarından biri ressam Orhan Taylan ,diğeri de seramikçi Ferhan Taylan `dır.
Seniye Taylan Fenmen`in oğlu Orhan Taylan İlkokulu Samsun‘da bitirir.
1960`da İstanbul Amerikan Erkek Koleji'nden mezun olur.1962`de Devlet döviz sınavını kazanarak İtalya'ya gider.Duvar resmi tekniklerini araştırır.Meksika duvar resmi ile tanışır.Okul sergilerine katılır.
1976 Antalya Uluslararası Sanat Festivalinde ilk duvar-resmini yapar;Sanatçılar Derneği başkanlığına seçilir.
Ailenin Ikinci Kez Zonguldak ile Kesişmesi.
Dedesi Fenmen Zonguldak Maden Yüksek Mühendis Mektebi Müdürü idi.Ayrıca Zonguldak Madenlerinde Umum Müdürlüğü yapmıştı.
1976`da Disk Sendikasına bağlı Maden-İş Sendikası. 1 Mayıs için bir pankart hazırlanmasına karar verdiler.Gece yarısı Orhan Taylan`a telefon ettiler.
Dedesinin Zonguldak`ta çok önemli bir yere sahip olduğunu biliyorlar mıydı ? Bilinmez.Orhan Taylan zaten siyasi görüş olarak devrimci eylemlerinde yer alıyordu.
Orhan Taylan bir ropörtajında isi şöyle der.
Kimlerle çalıştınız, neler yaptınız, hangi sendikalardı bunlar? Sorusuna Orhan Taylan ;
Tabii DİSK, bir de özel olarak Maden-İş Sendikası. İşçi Partisi’nden edindiğim çok yakın arkadaşlarımdan biri Mehmet Ertürk’tü. Mehmet önce Maden-İş Sendikası’nın, sonra da DİSK’in genel sekreteri oldu. Mehmet’e “Ben size afiş yapayım,” dedim. Yap bakalım, dedi. Sonra baktılar tuttu bayağı ve popüler oldu bu iş, bütün sokaklar afişlenmeye başladı. Afiş işini Türkiye’ye biraz da ben getirdim diyebilirim, İtalya’da gördüğüm örneklerden de yola çıkarak tabii. Meşhur 1 Mayıs afişini bu esnada çıkardım örneğin.
Pankartı sabaha kadar hazırlamasını söylediler.Bir saat gibi kısa zamanda pankartı hazırlar.Hazırladığı pankartta “biraz acele çizimden dolayı uyumsuzluk olsa da, sabah teslim ettim." der.
Hatalar var dediği pankart,1978`de Prag`da düzenlenen Uluslar Arası Sendikalar Birliği yarışmasında birinci seçildi.
Ertesi sene 1977`de bir pankart daha hazırlar.Bir eli zincire vurgun bir elinde bayrak olan işçi figürü de çok beğenilir.Bu pankartı bir günde hazırlamış, bu sefer öğrencilerde hazırlanmasında katkı sağlamıştır.
Orhan Taylan 12 Eylül günü bu pankartlardan dolayı kafaya taktıkları için çeşitli nedenlerden dolayı tutuklandı.İşkencelerden geçti.
Büyük büyük dedesi Mithat Paşa,1881`de idama mahkum edilmişti. Torunu Refik Fenmen doğduğunda Mithat Paşa hapisteydi.Aradan 100 sene geçtikten sonra Mithat Paşa`nın torunu 12 Eylül 1980`de eşi hamileyken bir süre saklandı,oğlu doğduktan hemen sonra gidip teslim oldu.
Mithat Paşa`dan Refik FENMEN`e kardeşlerinden torununa kadar herkes bir şekilde alanlarının en başarılı insanları olmuş,hem devlet kademelerinde çalışmışlar hem de ülkenin gelişmesine,modernleşmesine katkıda bulunmuş,ve bunun bedelini ödemiş bir ailedir.
Soyadı kanunu çıktığında M.Refik Bey ,fen alanında ki başarılarından dolayı FENMEN(FEN ADAMI)soyadını seçer ve aile bu soyadına sahip olur.
Zonguldak`ın en önemli gelişmelerinden olan bölgedeki Maden Mühendis Okulu yanında, Çates`in de daha o yıllarda fikrini ortaya atan da Refik Fenmen`dir.Refik Fenmen Zonguldak`ta kaldığı sürece edindiği tecrübe ile burada kok kömürün atıklarını da kullanarak oluşturacak bir sistem ile santral kurulabileceğini bununda en iyi yerin Çatalağzı olduğunu söylemiştir.Bu fikirlerini hem yazılı hem söylemleri ile belirtikten 10 sene sonra santral aynı yerde kurulmuştur.
Zonguldak`ta Mithatpaşa Mahallesi ve okulu bulunmakta ama Refik Fenmen ile ilgili hiç bir mahalle,sokak,okul ismi geçmiyor.
Ne yazık ki,Gül Sokak var. Sakkum Sokak var ama Refik Fenmen sokak yok.
Gerci, hem Zonguldak hem de ülkenin eğitiminde bu denli katkıda bulunmuş bir bilim adamına yakışacak olan Zonguldak`ta ki üniversite adının verilmesiydi.Ama popülisther zaman ön planda olduğu için,o dönemde ki güncel isimler tercih edilmekte.,O dönem Zonguldak`ta doktor,mühendis,vali,kaymakam yada politikacı isimleri sokaklara verilirken tarih sayfalarında kalan FENMEN gibi önemli şahsiyetler akla gelmediği anlaşılıyor.