GÖKDOĞAN
Genel olarak doğan kuşları Zonguldak ile özdeşleşmiştir. Zonguldak'ta doğan ile ilgili yerleşim yerleri vardır. Doğancılar adıyla bilinen bu yerleşimlere bu isim, doğan kuşunu eğiterek avcı haline getiren ailelerin yaşadığı yere verilir. Bu Çatalağzı'nın bir mahallesi olan Doğancılar'ın Osmanlı kayıtlarında bahsedilen ünvanıdır.
Doğan kuşları ile insanoğlunun ilişkisi 4000 yıllık geçmişe sahip.
Osmanlı döneminde İstanbul'daki saraya padişah ve şehzadeler için yetiştirilirdi.
Tarihler Sultan Bayezit'ın 7000 kuşu olduğunu yazar. Atmacacıbaşı, çakırcıbaşı, doğancıbaşı gibi görevlileri olun kalabalık kadro , imparatorluğun değişik bölgelerine gidip, bu kuşları eğitenlerden satın alırdı.
Doğan kuşlarının da çeşitleri var. Av için en uygunu gökdoğandır.
Hayvanlar aleminin en hızlı uçan kuşu olarak bilinen bu kuş, havada yatay hızı saatte 180 kilometreye, avlanırken ise dalış hızı saatte 320 kilometreye kadar çıkabiliyor. Gökdoğanların avlanma tarzı diğerlerine göre biraz daha farklıdır. Hava akımlarını ya da
kanat gücünü kullanarak yükselir, avını gördüğünde hızla dalışa geçer, kurbanına çarparak işini bitirir. Eğer ilk dalışta başarılı olamazsa tekrar yükselerek dalışlarına devam eder
Nasıl Eğitilir ?
Sosyal hayvanlar olan evcil hayvanların eğitiminde ödül ve ceza sistemi kullanılırken, vahşi olan atmaca ve doğanların eğitiminde ceza söz konusu değildir. Bağırmak, güç kullanmak, cezalandırmaya teşebbüs etmek iki çeşit tepkiye yol açar. Ya kaçmaya çalışırlar ya da dönüp mücadele ederler. Bir üçüncü tepki de eğiticisine kapılarını kapamaktır. Yırtıcı kuş eğitmek isteyen kişi her türlü güç gösterisinden, cezadan kaçınmalı, kendini kuşla uyumlu bir beraberliğe
hazırlamalıdır. Kuşun üzerinde kuracağı tek dolaylı disiplin onun gıdasını azaltmak ya da kesmekle olur . Bu yolla, kuşla insan arasında kayda değer bir işbirliği ve insanın kuşa karşı şaşırtıcı derecede hakimiyeti ortaya çıkar. Atmacacılık ve doğancılık kendi içinde bir disiplin olayıdır ve bu
hayvanları eğitmek isteyen kişi önce kendini eğitmelidir.
İzinsiz avlanılması ve evde barındırılması yasaktır. Yaralı olarak bulsanız dahi en kısa mesafedeki veterinere götürmeniz zorunludur.
SAKA KUŞU
Saka kuşları bizim, çocukluğumuzun kuşudur. Sonbahar geldiğinde cınar ağaçlarına dadanan bu kuşlar , özellikle ekim ve kasım aylarında hayatımızda neredeyse hareketlilik yaşatırdı.
Bir zamanlar saka kuşları , Zonguldak köprü altında kafeste satılırdı. Yakalanması oldukça kolay olan bu kuşlar, kafes kuşları olarak besleniyordu.
Saka kuşu avı yasak mı?
Saka kuşu uluslararası bir sözleşme olan ve Türkiye'nin de taraf olduğu Bern Sözleşmesi'ne göre koruma altına alınmış, ötücü bir kuştur. 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu'na göre koruma altındaki kuşların avlanması, alınması, satılması yasaktır. Cezası 73 bin TL'dir.
Saka kuşu beslemek suç mu?
4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununa göre koruma altındaki kuşların , alınması, satılması ve beslenmesi yasak olup, 5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre idari yaptırım kararına konu olmaktadır.
Türkiye'de beslenmesi ve satılması yasak olan saka kuşları, yasa dışı yollarla avlanılıyor. Nesli tükenmekte olan 900 saka kuşunu Suriye'ye kaçırmak isteyen şüpheliye 1 milyon 173 bin 734 TL para cezası uygulandı.
Hayati Yılmaz ile
Zonguldak Tarih
KARABAKAL
Zonguldak’ta özelikle av kuşları arasında en çok avlanan kuş karabakaldır. Aslında bu kuşun diğer bölgelerdeki adı karatavuktur. Her ne kadar Zonguldak’ta bu kuşa karabakal dense de ,aslında siyah tüylü olan erkeğine kara , açık renkte olan dişiye de bozbakal deniliyor. Ama biz hepsine "karabakal" diyoruz.
Kışın yerde en çok görünen kuştur. Siyah rengi olmasına ramen bembeyaz karda çabuk fark edilir. Bu yüzden devamlı tedirgin halinde beslenir. Çok hareketli ve hızlı uçan bir kuştur. Karabakalın eti normalde bir porsiyona denk geldiği için ve yağlı bir kuş olduğundan ,tek kişiyi doyurur. Herhalde bu yüzden tavuk benzetmesi yapılmış.
Yerlerinden, insanı heyecanlandıracak tiz bir sesle öterek ayrılırlar. Öncelikle çok sessiz kalarak tehlikenin geçmesini bekleyen bu kuşlar, insan veya hayvanın kendini fark etme anına kadar çalılıklar içinde yer değiştirirler. Sonra birden havalanır ve ilginç bir ses çıkarırlar.
Hayati yılmaz ile
Zonguldak tarih
ÜVEYİK
Güvercin desen ,güvercin değil ; kumru desen, kumru değil. Zaten bu yüzden bu kuşların üvey kardeşi gibi üveyik adını vermişler,
Zonguldak‘ta en sık görünen kuşlardan biridir. Genelde Nisan -Mayıs ayında ortaya çıkarlar. Bu mevsimde kuluçkaya yatarlar. Tarlada yetişen buğday, mısır, ayçiçeği gibi ürünlerle beslenirler.
Güvercin ailesindendir. Güvercinden ayırt edilen en önemli özelliği; kanatlarındaki renkler. Güvercinler şehir kuşlarıdır üveyikler göçmendir. Nisan ayında Rusya'dan gelip ,Eylül ayında Güney‘e göç ederler.
Gençlik yıllarımda Çatalağzı'nda bir kaç kere görmüşlüğüm vardır.
Zonguldak‘ta en sık görünen yerler Filyos vadisi boyunca, Ereğli ve Alaplı'da görülmektedir.
Memleketimizde son yıllarda tarım bitirildiği için artık daha az görülmektedir.
Maalesef belirli aylarda avlanması serbesttir. Ağustos ayı ortalarından Eylül ayının sonlarına kadar günlük sekiz adet avlanılması serbestmiş. Ama bir çok ülke koruma kararı almış. Türkiye‘de son yıllarda %78 azalma görülmüş.
İlginç bir bilgi deha öğrendim.
Çok ürkek bir hayvan olmasına ramen çok çabuk evcilleşe bilen bu kuşlar evde de bakıla biliyormuş.
Ortalama yaşam süreleri, 5 yıl civarıdır.
ZONGULDAK‘TA GÖRÜNEN KUŞLAR
Bıldırcın
Zonguldak'ta Eylül ayı başta olmak üzere Ağustos-Eylül-Ekim aylarında kuzey ülkelerinden güneye, Mart-Nisan-Mayıs aylarında ise güneyden kuzeye doğru göç etmektedir. Yaz sonu itibarı ile özelikle Rusya ve Ukrayna tarafından Karadeniz‘in serin sularını geçmek için büyük efor sarf eder. Zonguldak sahillerine ulaştığında artık yorgun ve bitkindir. Bu nedenle uzun süre konaklar. Özelikle Filyos nehrindeki çalılık ve sahillere yakın tepelerde eğrelti otların arasında kendini gizler.
Bıldırcın kuşları Zonguldaklılar için aynı zamanda bir zaman birimidir. Geçen sene bıldırcın zaman anlamında "Bıldır" kelimesini kullanmışlardır.
Tavuk türünün en küçüğüdür. bu yüzden eti lezzetlidir.
Günümüzde bıldırcın ve yumurta yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Yumurtaları oldukça sağlıklıdır.
Zonguldak‘ta Eylül ayı itibarı ile avcılar geceleri deniz kıyılarındaki tepelere pusu kurmak için çıkalar. Çünkü bıldırcınlar Karadeniz'den sabaha karşı gelir. Saatte ortalama 35 Km hızları olur. Yaklaşık 300 Km mesafeyi hiç konmadan geçer. Bu nedenle karada gördüğü ilk ışığa doğru uçar. Avcılar ise bunu bildiğinden el fenerleri ile bekler. Gündüz ise çalılıkların arasında olduğundan köpekler ile havalanması sağlanır.
Çöl Ötleğeni
2011 yılında 41 yıl sonra Zonguldak'ta görüntülenmişti.
En son 1970 yılında ve Türkiye`de ilk defa Adana`da görüntülenen Çöl Ötleğeni adındaki kuş türü bir daha görüntülenememişti.
O zamanki adı ile Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr.Mustafa Sözen ve öğrencileri, Türkiye'de 1970'ten bu yana görüntülenemeyen 'Çöl ötleğeni' kuşunu, Filyos bölgesinde fotoğraflamıştı.
Çöl ötleğeni adındaki kuş türü 9 yılıdır yine görünmüyor. Bir çok kuş türünün göç yolu olan Filyos Vadisi`nde ki son gelişmelerden sonra bir daha Filyos`a gelirler mi bilinmez.
Zonguldak`ta görülen 201 kuş türü var.Türkiye`de toplam kuş türü ise 478
Çöl Ötleğeni Türkiye`de ikinci kez Zonguldak`ta görüntülenmişti.
Önderi;
Çocukların eline kuş lastiği vermek yerine, video veya fotoğraf çekecek herhangi alet verin.Kuşlara taş atıp avcı olduğunu sanan ,büyüklük hissi yaşaması yerine, fotoğraflarını çeksin.Belki içlerinden biri Zoolog olur.biri fotoğrafçı,biri de belki belgeselci olur.
Belli mi olur biri de tutar dünya`da hiç görüntülenmeyen bir kuş türü bulur.
FİLYOS KUŞ CENNETİ
Zonguldak´ın tek kuş cenneti olarak bilinen Filyos Çayı ağzındaki alan artık yok.
Filyos projesi diye bir şey başlatıldı, ne başı belli, ne sonu belli..İçeriğini bilen kimse yok.
Hani şarkıda ki gibi.
"Bindik bir alamete gidiyoz kıyamete."
Projede ilk önde liman vardı.Liman yapımı tamamlandı fakat daha henüz fabrika yok.Hangi fabrikaların kurulacağı belli değil.Liman sadece kargo limanı mı olacak ? O da belli değil ,zira limanın Anadolu bağlantısı yok.
Liman öyle bir yere yapıldı ki ; mesela liman Filyos Çayı`nın denize dökülen yerin doğusuna yapılmak zorunda kalındı.Bunun nedeni Batı tarafında tarihi akropol bulunması.
Uygun yer yok.
Kızılkum tarafına doğru yapılsa idi, o zaman Bartın sınırlarına dahil olacaktı.
Limanın girişi ise tam bir hata.Karadeniz`de ki limanların giriş kısmı Batı`ya dönük yapılmak zorunda.Bunun nedeni ise, Karadeniz`in, Poyraz Rüzgarı`nın çok etkili olması.Fakat ağız bu seferde ,Filyos Çayı`nın döküldüğü tarafta kaldı.Bunun anlamı da şu; "nehrin getirdiği toprak,yıllar geçtikçe liman mendirekleri tarafından tutulacak.Böylelikle ileride liman giderek toprakla dolacak.
Bu nedenle Filyos Liman sakat doğdu..
Yani Türkiye`nin ilk kara limanı olabilir .
Batı medeniyetlerde inşaat alanında kural şudur.
Mutlaka yeşillik kotası uygulanması.Siz bir inşaat yaptığınız zaman yeşil alan bırakmak zorundasınız.Yani Fabrika yapılacaksa bile yeşilliklerin arasına yapılabilir.
Onca ağacı çalıyı yok ederek inşaat yapmak ,basiretsizlik.
Zonguldak'ta kayda alınan 301 kuş türü bulunuyor.Bu 301 kuş türünden 9'unun nesli tehlikede.
Nesli tehlikede olan kuş türler ise şöyle:
Sibirya kazı, dik kuyruk ördeği, kadife ördek, küçük akbaba, uludağ.
Türkiye'de toplam 478 kuş türü bulunuyor.
Türkiye'deki kuşların 3'te 2'sinin Zonguldak'ta kaydı var.Ve bunların çoğu Filyos Çayı`nın denize döküldüğü kısımda gözlemlendi.
Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen`in 10 yıllık süren araştırmaları sonucunda ortaya çıkan bu bilgiler ,Zonguldak`ta ekolojik dengenin nasıl bozulduğunu da ortaya koyuyor.
Bir insan ömrü kadar, gözle görülür şekilde doğaya verilen zarar Dünya`nın insan eli ile katli anlamına geliyor.
Gelecekteki kuşaklara, yaşam alanı bırakmamak,zehirli bir dünya yaratmak, maalesef bizim kuşağa nasip oldu.
Dünya`da sadece 200 sene önce sanayileşme başladığından itibaren Dünya`da yaşam başladığından bu yana,dengenin bozulması, bu iki yüz senede binlerce misli katlandı.
Kimse de bunun sonucu ne olacak bilmiyor.Bugün virüs korkusu ile taktığımız maskeler, ileride insanların üzerinde hava kirliliği sonucunda kalıcı hale gelebilir.
Böyle bir katliamın açıklaması issizlik olamaz.Zira issizliği önlemek,ekonomiyi canlandırmak için artık dünya yeni kaynaklara yöneliyor.Bacasız sanayi daha ön plana çıkartılıyor.
Örneğin; Filyos Vadisi aslında bir tarım cenneti. Yüzyıllardır burada tarım hayvancılık gibi uğraşlar ile insanlar geçiniyor.
Bugün dünyanın bir sorunu da gıda sektörü,8 milyar insanın ihtiyacına ulaşan Dünya`da tarım politikası sanayinin önüne geçmiş durumda.
Filyos Vadisi`nde ki bu inşaat yüzünden artık kuşların döneceği bir yer kalmadı.
Alt kısımdaki Fotoğraf,Zonguldak kadın platformlarında yer alan Saniye Cicibaşoğlu tarafından görüntülendi.
Hayati YILMAZ ile
Zonguldak Tarih
ZONGULDAK MARTILARI
Özellikle Zonguldak limanına konuşlanan martılar burada liman var olduğundan beri yaşamaktadırlar. 7 göbekten Zonguldaklıdırlar. Martılar tür olarak genelde küçük balıklarla beslenmesine rağmen aslında bir çok besin ile beslenebilen canlılardır. Özellikle Üzülmez deresinin getirdiği atıklarda Zonguldak martısının besin kaynağıdır.
Bu yüzden dere içlerine kadar girerler.
Aslında Martı türü oldukça çoktur. Zonguldak martıları genelde beyaz kuyruklu martılardır.
Bin çok liman kentinde martılar şehre kadar girmesine rağmen Zonguldak'ta liman ve dere içi hariç başka bir yere geçmezler. Çünkü Zonguldak limanı atık deposu gibi olduğu için besin sıkıntısı çekmezler.
Bugünlerde Zonguldak martılarının bir sorunu daha oluştu. Yeni yapılan liman projesinde konacak yerleri kalmadı.
Zonguldak limanının simgelerinden biri sandallardı. Çekeklerin yıkılması ile ilk sandalcılar limanından çıkarıldı. Yeni yapılan projede ise martıların konacak yerleri düşünülmedi bile. Oysa bunlar Zonguldak Limanının en eski sakinleri idi.