2 dakika okundu
30 Oct
30Oct


1940 yılından sonra ki TTK işçi istatiksellerindeki durum şöyledir.1940; yani madenlerin devletleştirildikten sonraki rakam "27 bin işçi" civarındadır

.Bu giderek yükseliyor ve 1959`da rekor kırıyor.

Bu zamana kadar en fazla işçi sayının olduğu yıl 1959.Kurumun toplamda 1959`da 43.787 işçisi var.

Bunun 5.692 üretim işçisi. Yani kömürü çıkaran işçi.

Bunun ile birlikte yer altına giren işçi sayısı 22.682 1959 yılında yer üstünde çalışan (atölye, şantiye, büro. Lavuar vb.)işçi sayısı ise 21.105 kişi.

Yani bugünkü adı ile TTK `da o zamanlar yer altında çalışan işçi yer üstünde çalışandan biraz daha fazla oluyor.

Peki yer altında sadece 5.692 kişi üretim işçisi iken, nasıl oluyor da kendisinden 4 kat fazlası yer hizmeti yapıyor. Bu TTK'ya zararlımaydı yoksa fayda mı sağladı ? Bunu ilerde ki istatiksellerde göreceğiz.1959 yılından,1979 yılına kadar kurumun işçi sayısı bir ara 35 binlere geriliyor ama 1979`da tekrar 41 bine yükseliyor

.Bakın dikkat edin ! 1959 ve 1979Bu tarihler neyi ifade ediyor ? Tabi ki ihtilal olmadan bir önceki yılı.1959 ve 1979`da isçi sayısı hat safhaya çıkarken,1960 ihtilalinden sonrada işçi sayısı düşmeye başlıyor.1980 ihtilalden sonrada.1960 ihtilalinden sonra 1970`li yıların başlarına kadar işçi sayısında azalma görülürken.1970`den hemen sonra yükselmeye başlıyor.1980 ihtilalinde sonrada her yıl neredeyse 2 bin işçi sayısı düşerek bugünkü rakama ulaşılıyor.

Bu düşüş, 2009 yılına devam ediyor ve 2009`dan sonra çok az miktarda artış gösteriyor. Fakat 2015`e gelindiğinde 1940`dan beri ulaşılan en düşük rakama yani 8.982 geriliyor.

Yalnız şöyle bir durum var.1959 yılında en yüksek rakamda (43.787) dahi 5.692 üretimde çalışan işçi varken.2015`de toplam 8.982 işçisi varken de üretimde ki işçi sayısı 2.465Yani; sadece 2.227 kişi eksilmiş.

TTK `da en fazla işçi kadrosunda sadece 5.5 bin kişi üretim isçisi olarak çalıştırılmış.-"Ocaklarda zorla işçi çalıştırdılar" dedikleri Mükellefiyet döneminde (1939-1948) ise üretimde bu rakam 4 bin civarında. Yer altında 18 bin yer üstünde ise 19 bine yükseliyor. Bu rakam Mükellefiyetin kaldırılmasından sonra ki verilerin çok altında. Yani İddia edildiği gibi "İnönü zamanında insanlar zorla madencilere sokuldu "iddiasının tersine İnönü zamanında çalışan işçi ile Menderes Hükümeti zamanında çalışan işçi sayısı iki kat daha fazla.

Maden ocaklarında çalışan işçilerin grafiğinde en yüksek işçi sayısına sahip 1959 ve 1979 yıllarına bugünden o güne baktığımızda arada ki fark; Üretim isçisinde ki fark 2.227 kişi eksik.

Yer altına giren işçi sayısında ise 15,525 eksik

Yer üstünde eksilen işçi sayısı ise ;19,281 eksik Yani ; TTK `da üretim işçisinde çok az inilmiş ama yer üstü ve yeraltında diğer görevlerde çalışan işçilerden 34 bin işçi eksilmiş durumda.

En fazla ise yer üstünde çalışanlar azalmış.

Peki soru su .Nerdeyse üretime katkısı olmayan %90 işçi sayısı düşmesine rağmen, bugün TTK kâr mı ediyor ?Aslında etmesi gerek.

Neden etmiyor ?Bunu ileride bahsedeceğiz.

Peki bu kadar personelin kaybolması beraberinde sosyal imkanlar ve hakların kaybolmasına neden oldu da, ocaklarda güvenlik sorununu da beraberinde getirmiyor mu ?
TTK`nin ürettiği kömür ne hikmetse işçi sayısına göre azalıp inmiyor. Zira 1940`dan bu yana en fazla kömür çıkarımı 1974`de olmuş. Tam 8.5 milyon ton kömür. Oysa 1974 en fazla işçi sayısı olan yıl değil.1982 yılında ;yani ihtilalden 2 yıl sonra işçi sayısı ile 1974 senesi hemen hemen aynı.39 bin civarında ama üretim 8.5 Milyon tondan 4 Milyon tona düşüyor.

Yani, aynı işçi sayısı ile yarı yarıya üretim azalıyor.1974 ile 2015 arasında ise çıkartılan kömürde büyük bir fark var. 1974 üretim işçisi 4.0982015 Üretim işçisi 2.465 çalışıyor.

Yani ; sadece 1633 kişi eksilmiş ama çıkartılan kömürde müthiş bir iniş olmuş. 8.5 tondan 1 Mily0n tona düşmüş.1974 üretim işçisini alnından öpmek lazım.

Sanki yer üstü işçisi kömürü çıkarıyor. Zira 1974`de 43 bin maden işçisi var ama bunun sadece 4.098 kömürü üretiyor.2015`de ise sadece 1600 kişi eksik ama 8,5 tondan 1 milyon tona düşüyor.

Yani işletmede işçi ile üretim. Üretim ile kar oranı birbirini tutmuyor.

Tabi bir başka neden ise ; 1989 yılından sonra havzada redevans karşılığı özel firmalara işlettirilmesi var.1989`dan sonra hem işçi hem de üretim hızlı bir düşüşe geçiyor.2015 itibarı ile Demir Madencilik redevans karşılığı işletmenin en fazla payını alıyor (tamamının yarısını.) Diger yarısını ise öbür özel maden işletmeler alıyor.

Çıkardığım bir başka istatiksel ise şudur.

İlk ocakların açılmasından 1848‘dan 1940, devletleştirmeye kadar üretilen kömür (satılır kömür) yaklaşık 166 Milyon Ton ‘dur 1941 yılından 2016 yılına kadar üretilen kömür ise (satılır) 234 Milyon tondur. Bu zamana kadar toplam (satılır) 400 Milyon ton kömür havzadan çıkarılmış.

Satışa hazır kömürü de bu rakamların iki katı olarak hesaplayın. Zira çıkartılan kömür ile satılan kömür yıkama ayıklama sonucunda yarı yarıya azalıyor.

Yani; 1848-1940 yılları arasında, 92 senede 162 milyon ton kömür üretilirken; 1940-2018 arası 78 yılda 236 Milyon ton kömür üretmişiz.

Bazı yılların istatistik bilgileri.1942 yılında 27.136 işçi ile,2.509.614 ton kömür üretimi1959 yılında 43.787 isçi ile 6.515.148 ton kömür üretimi1974 yılında 39.399 isçi ile 8.545.927 ton kömür üretimi1989 yılında 35,492 isçi ile 6.258.784 ton kömür üretimi1999 yılında 16,180 isçi ile 2.601.175 ton kömür üretimi2015 yılında 8.982 isçi ile 1.585.275 ton kömür üretimi2017 de ise üretim sadece 794.570 tondur.

Peki buna rağmen Zonguldak`ta bir yıl içinde kaç milyon ton kömür işlem görüyor ?3.750 000 Ton….Çünkü Eren Enerji de 3 milyon ton kömürü dış ülkelerden Zonguldak`a getiriyor.

Böylelikle TTK`nın ürettiği kömür ile toplandığında 3.740 milyon tan kömür işlemlere giriyor. 

Ülkemizin yıllık taş kömür ihtiyacı 30 Milyon ton olduğuna göre bunun sadece Zonguldak madenleri %2`sini üretiyor, Eren Enerji`nin Zonguldak`a getirdiği kömür ile birlikte bu rakam %10`a çıkıyor.

Ülkenin ihtiyacı olan taş kömürün %97 dışardan getirildiği göz önünde bulunursa 1.5 milyar ton rezervi bulunan Zonguldak'ımızın neden bu halde olduğu gayet iyi anlaşılabilir.

Zarar ediyor ya da teknoloji yetersiz, kömür çıkarımı zor, dünya artık kömür üretiminden vaz geçiyor gibi nedenler gerçekçi değil. Aynı zamanda çok basitçe açıklamalar olarak görünüyor. Bunları neden olarak göstermek yerine bu sorunları 167 yılda neden çaresini bulamadık sorusunu konuşmak lazım.

Zonguldak ya bu çareleri bulacak ya da kömüre dayalı bir ekonomi politikasından vazgeçip değişik sektörlere kafa yorması gerekecek.

Bugün zaten Zonguldak`ın en büyük ekonomisi kömür değil imalat sanayi ve toptan perakendeciliktir. Bu konuyu da bir sonra ki yazımda ele alacağım.
(Rakamsal bilgiler TTK Kurumu‘nun resmi kaynaklarından alınmıştır.
Hayati YILMAZ

Zonguldak Tarih

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR