1848'de maden ocakları işletilmeye başladığında, 1851 yılında İngiliz Barclay kardeşler işçi sıkıntısı yaşamıştı.
Sadece iki sene ocakları işletebilmişlerdi. Zonguldak'ta köylerini bırakıp kimse ocaklarda çalışmak istemiyordu.
Bunun üzerine 8 Mayıs 1867 tarihinde Dilaver Paşa Nizamnamesi olarak bilinen, "zorunlu işçi çalıştırma kanunu" çıkarıldı.
Nizamnamenin 21. maddesi, bölgedeki 14 köy topluluğundan yaşları 13 ile 50 arasındaki sağlıklı erkeklerin, her yıl 6 ay süreyle maden ocaklarında çalışması zorunluğu getirildi.
93 harbi olarak bilinen, (Rumi takvime göre 1293) 1877-78 Rus savaşı sırasında Zonguldaklılar zorla madenlere sokuldu. Köylerinde çiftçilik yapan Zonguldaklılar bir türlü madenciliğe alışamamıştı. Yurtdışından ve Anadolu'nun doğusundan işçi getirildi.
1.Dünya savaşı başladığında Zonguldaklılar tekrar madenlere tıkıldı.
Madende çalışanlar cepheye gitmeyecek, askerlikten muaf olmak şartı ile Dilaver Paşa Nizamnamesi tekrar devreye sokuldu. 13 ile 50 yaş arası olanlar madenlere girdi. Madene girmek istemeyenler dağa çıktı. Eşkıyalık yaptı. Yakalananlar zorla madene sokuldu. Bazılarına ibretlik olsun diye ceza verildi.
İsmet İnönü; ikinci Dünya savaşı başlamadan hemen önçe 7 Haziran 1939 tarihinde 3634 Sayılı “Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu”nu Meclisten geçirdi ve kanun 16 Haziran 1939’da Resmi Gazetede de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Kanunun 9. Maddesi , özel ya da kamuya ait maden işletmelerine ücretli olmak şartı ile zorunlu çalışma getirildi.
Madende çalışmak istemeyenler köylerinden firar etti. Bazıları şehri terk etti. Bazıları yakalandı , asker kaçağı muamelesi gördü. Kelepçe ve pranga ile ocaklara sokuldular...Maden kaçakları için bir tümen kuruldu. Köylerden toplanan sağlıklı insanlar Çatalağzı istasyonuna getiriliyor, burada askere alınıyor gibi denetimden geçiyordu.
Köylerinden maden ocaklarının yanına yerleşmeleri için bahçeli lojmanlar bile yapılmıştı. Bu lojmanların bakımı için 100 kişi çalışıyordu.
1970'lerde işçi ücretlerine yapılan zam ile madencilik artık Zonguldaklıların
kanıksadıkları bir meslek olmuştu.
1990'larda madencilik ülkede zora girdi. Fakat bir o kadar da güçlüydüler. Ankara'ya yürüdüler.Artık hükumetin bile çekindiği güce eriştiler.
Grevde yürüyen 263 madenci bir sene sonra grizu patlamasından yaşamını yitirdi.
2000 yıllarında ocaklara artık sınavla alınıyor , sınavı kazananlar maden direklerini sırtlarına alarak 20-30 metre taşıma yaptırılarak mülakata sokuluyordu. Gençler bu sınavı geçmek için aylar önce hazırlanıyorlardı. Kimse ölümü düşündüğü yoktu. Tek istekleri bir ekmek kapasaydı.
2010 yılından sonra artık madenlere kura çekimi ile işçi alınmaya başlandı. Kurada ismi çıkanlar , piyango çıkmış gibi havalara sıçrıyordu.. Kaybedenler bir o kadar üzülüyordu.
Aynı yıl işe girenlerden 30 kişi madende ölmüştü. o yıl kendi ölümlerine kura çekmişlerdi.
2020 yılından beri de torpil şart oldu.
14 Ekim 2022, yani evvelki gün 41 madencimiz öldü.
Şu memleketin hali nicedir ki ;
artık Zonguldak gençleri ölüme torpille yürüyor.
Hayati Yılmaz