Çaycuma yükseklerinde, Kadıoğlu Köyü`nde bulunan mozaik, M.S-200 ve M.S 300 yılları arasında Roma Dönemi`ne ait olduğu tespit edildi.
Mozaikteki figüre bakıldığında "aslında" mozaiğin, bir evin avlusuna yapıldığı tarihten ,yaklaşık bin sene önce yaşanan bir yunan hikayesine dayandığı anlaşıldı.
Zira; figürün bir çok hikayede ve mozaiklerde başka örnekleri vardı. Yani yapımı 1700 yıllık ise hikayesi 3 bin yıllık.
Yunan hikayeleri oldukça karışık ve çok farklı yorumlanabilecek kaynaklara dayalı. Bu yüzden daha basit anlatım ile bu mozaiği sizlere anlatmaya çalışacağım.
Hikayesi şöyle;
Mozaikte en önemli figür bir erkeğin elinde baltası ile bir kadına saldırması ve kadının yerde üzüm bağların arasında ,bu saldırıdaki çaresizliği anlatılıyor.
Erkek figürünün kafası görülmüyor .Fakat, hikayedeki erkek kahramanın adı "Lykurgos "olduğu biliniyor. Kadının adı ise Ambrosia.
Zaten bu mozaiğin adı Lykurgos ve Ambrosia Mozaiği.
Lykurgos , Sparta'nın manevi kurucusu (Bugün Yunanistan`ın Mora yarımadası ) efsanevi kanun koyucudur. Hikayede adı geçen ama mozaikte var olup olmadığı belli olmayan başka bir isim de var. Dionysos'dur.
Dionysos ise ; şarap tanrısıdır. Mozaikte zaten şarap yapımında kullanılan üzüm bağı figürü de bulunur.
Şarap Tanrısı Dionysos`un, Lykurgos`u delirttiği ve Lykurgos `un da bu yüzden karısına, yani Ambrosia `ya saldırdığı (öldürdüğü) hikayesi yayılıyor. Delirme belki de burada sarhoşluk anlamına gelebilir. Lykurgos kanun koyucu idi. Şaraba da karşı olan bir antik kişilik .Dolayısı ile şarabı da yasakladığı söylenir.
Şarap tanrısı Dionysos`un bu nedenle Lykurgos`u cezalandırıp onu sarhoş ettiği söylenir. Bu sarhoşlukla Lykurgos `ta üzüm bağlarında şarap içen karısını cezalandırır.
Yunan efsanelerinde gecen bu hikaye, bazı kaynaklarda, M.Ö 10 .Yüzyıl, bazı kaynaklarda ise M.Ö 6 .Yüzyıl`da geçtiği yazıyor. Aradan geçen yaklaşık 1000 yıl sonra Filyos`ta, Roma kalesi olarak yer alan Falies veya Tium kentinin yaklaşık 20 km mesafede, üstelik tepelik alanda, dönemin bir villasına yapılmış. Bu mozaiğin bulunması, Filyos antik kentin sınırlarının sadece kale etrafında olmadığının da kanıtıdır. Uçburgu`da bulunan nehir kıyısındaki pazar yeri kalıntıları da Roma döneminde nehir boyunca yerleşimin olduğunu gösteriyor.
Bu kalıntının bulunması bize, Filyos Nehri boyunca bir çok antik bulguların toprak altında olabileceğini de gösteriyor.
Ama ne yazık ki; yeni bulguları bırakın mevcut mozaiği tekrar toprak altına gömdük.
Aslında, Yunan efsanesine dayanan bu hikayenin farklı versiyonları da mevcut. Ambrosia`nın kadın değil şarap anlamına geldiği;
Lykurgos `un da aslında bir insan olmadığı gibi farklı kaynaklar mevcut. Ama en belirgin hikaye anlattığım hikaye.
Hikaye, M.Ö 1000 ve M.Ö 600 yılları arasında geçtiği,
Mozaiğin ise, M.S 200 ile 300 yılları arasında yapıldığı ve bir evin zemin katında olduğu varsayılıyor.
Benim için asıl araştırılması gereken, mozaiğin bulunduğu yerin bir ev mi tapınak mı yoksa yerleşim yeri mi olduğu. Filyos kalesinden bağımsız ve bu kadar uzak mesafede ve müstakil evin yalnız başına olacağına ihtimal vermiyorum. Bulunduğu yer itibari ile de tepelik bir yerde olması, salonun ortasında muhteşem mozaiğin olması da buranın sıradan bir Roma çiftçisi evi olmadığı; ya da bu mozaiğin çok daha sonra buraya Filyos`tan taşınma ihtimalini de aklıma getiriyor.,
Ama maalesef, bu soruların cevabını bulmak bir hayli zaman alacak. Zira daha bulunan mozaiğin değeri verilmiş değil.
Basına turizm naraları atan ,şehrin turizmden sorumlu kişilerin de bence umurunda değil.
Hayati YILMAZ ile
Zonguldak Tarih