2 dakika okundu
18 Mar
18Mar

Seyit Ali`nin hikayesini  bu zamana kadar her 18 Mart Çanakkale Savaşı anma günlerinde gazetelerde, televizyonlarda okumuş görmüşünüzdür..Ben bu araştırmayı farklı bir yerden alacağım,Seyit Ali `nin o kahramanlaştığı “gülleyi kaldırdığı“ savaşın bitimi ve terhis olması yaşamını ön plana çıkarmak istiyorum..


11 Kasım 1918 de savaş bitiğinde terhis oluyor Ali Çabuk (Soyadı kanunundan sonra Çabuk ismini almıştır .)1909 de 21 yaşında iken gittiği askerden ,11 yıl sonra 32 yaşında terhis oluşunda cebinde beş kuruş parası yoktur.Yanında bir kaç azık ve kıyafetleri ile köyüne gitmesi gerekiyor.Yol yok,araba yok,Yürümeye karar veriyor.Daha önce köyünde ormancılık yapan Ali , köy yolunu tutuyor.Günlerdir haritaları izledim.


Çanakkale`den Balıkesir`in, Havran /Çamlık köyüne yürüme olarak nasıl gidilir ?

Hangi yol kullanılır ?

Köyü, Kaz dağlarının eteklerinde,Çanakkale istikametinden gelindiğinde bu dağları aşması gerek.O halde ,dağların çevresinden dolaşması daha mantıklı...Bugünkü teknoloji ile baktığınızda ,Çanakkale-Havran arasında ki mesafede en kestirmeden 3 yol, Google Map programı veriyor.

1 Yol..Sahil kıyısından Ezin Ayvacık,Edremit,Havran güzergahı...Normal yürüyerek bu yol 28 Saat`de gidiliyor.

2.Yol ..Kaz Dağı`nın eteklerine doğru Edremit istikametine ....Bu yol ise 31 saat sürüyor.

3.yol ..En uzun yol...Çanakkale -Çan ilçesi üzerinden Kaz Dağları`nın eteklerinden Havran`a inen yol....Bu da 38 saat sürüyor..Ama biliyoruz ki Seyit Ali bu yolu 13 günde tamamlıyor.Demek ki Çanakkale kahramanı normalden çok uzun süre yol kat ediyor..Bu da onun yolu bulamadığı,yolu uzattığı fikrini çıkarıyor..Belki kaybolmuş olabilir.Belki Yol üzerinde köylerde yemek için çalışmış olabilir.

Çanakkale`nin simgesi olan ve son günlerde daha da önemi belli olan bu kahraman, köyüne geldiğinde 2 yaşında bıraktığı çocuğu ( döndüğünde kayıtlarda 7 yaşında olduğu söyleniyor ) hesaplamalara göre 13 yaşında.Seyit Onbaşı köyüne döndükten sonra ormandan odun toplayıp bunları satarak geçimini sağlıyor.Koskoca gelecek bin yılın kahramanı,Çanakkale Savaşı`nın simgesi olacak Seyit Ali, odun toplayarak hayatını kazanmaya çalışıyor.Odunlar kaçak olduğu için sık sık ormancılar tarafından yakalanıyor.

Bir gün Atatürk, Balıkesir`in Havran kazasına bir açılışa geldiğinde Seyit Ali`ye soruyor.Nahiye Müdürü’ne , “Burada bir Seyit Onbaşı olacaktı onu görmem lazım."diyor.Atatürk`ün yıllar önce Çanakkale`den hatırladığı Seyit Ali`yi Nahiye Müdürü hatırlamıyor.Varlığından haberdar bile değil.Edremit askerlik şubesi Seyit’i. Manastır köyünde buluyor.Seyit, köyünde yoksuluk içinde yaşamaktadır.Bu yüzden kılık kıyafeti ona göredir.İşte tamda bu sırada, günümüz Türkiye`sinde daha çok yaşadığımız o duygusuz bürokrasinin trajikomik davranışları başlıyor..Atatürk`ün karışına çıkaracaklar... O halde bakımlı olmalı ki, bu kahramanı kaderine terk edildiği anlaşımasın... Tıraş edilir, yıkanır kıyafetler giydirilir..Oysa Atatürk`ün karşısına çıkacak..Savaşta aynı saflarda gece gündüz sadece hoşaf,ekmek ,yiyen nefer...Kıyafet ne ki.Atatürk o halde görseydi keşke onu...Atatürk, huzuruna çıkan Seyit Ali "ne istersen iste, sen büyük kahramanlık yaptın" der. Maaş bağlatılmasını teklif eder. Seyit Ali, “hayır Paşam ,biz görevimizi yaptık maaş için değil” der. Tek bir isteği olur Atatürk’ten, “Ben dağda kaçak odunla kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit'te, gece kaçak satıyorum. Senin emrinle o dağdaki ormancılar baltamı almasa. Rahat çalışsam, maaş da istemem”İşte Nefer ve Atatürk....Oysa Seyit Onbaşı`nın bu sözlerine rağmen yinede emir verebilir kendisine maaş bağlatabilirdi..Atatürk ,gururlu olan bu adama en iyi verilecek ödülün,onun alın teri ile çalışmasını sağlamak olduğunu biliyordu.Nahiye müdüründen sadece onu rahat bırakmalarını ister.Fakat Atatürk`ün o an düşünmediği bir şey vardır.Bu Nahiye Müdürü değiştiğinde yerine gelen Müdür.Seyit Onbaşı`yı rahat bırakmaz...

Seyit Onbaşı bir süre daha dağda odun kömürü yapar.Yaşlanmaya başlayınca zorlanır, Havran’da bir fabrikada hamallığa başlar.Seyit Ali Çabuk, 1939'da 50 yaşındayken, zatürreye yakalanır ve yaşamını yitirir.


Köyündeki mezara gömülür.Ölümünden sonra , 2007`de ölen en büyük kızı Ayşe anlatıyor...Şimdi sunacağım Ayşe Nine`nin bilgileri; Ayşe nine 98 yaşında. (1911 doğumlu olan Ayşe nine ,2007`de vefat ediyor. Yani 96 yaşında olması gerek . Ölmeden önce ,4 yıldır kısmen felçli, yatağa mahkum, kulakları işitmiyor. Yakın zaman önce geçirdiği ufak bir kazada sağ kolu da kırılmış. İhtiyaçlarını geliniyle oğlu gidiyormuş.Ayşe nine ve torunlarını bir süre Seyit Onbaşı`nın mezarında silah nöbeti tutmuş. 

Babasının mezarını Havran ilçesine taşımak isteyen belediye ile uzun bir süre karşı karşıya kalmışlar.Tamamen turistik amaç taşıyan bu projenin gerçekleşmesine şiddetle karşı çıkan Ayşe nine, kardeşleri ile birlikte günlerce babasının mezarı başında bekçilik yapıp, göz yaşı dökmüş.

Seyit Onbaşı`nın sağlığın da, haklıya ,haksıza çok dikkat ettiğini söylerler.Parada pulda gözü yokmuş.Zaten olsaydı, savaştan sonra teklif edilen maaşı kabul ederdi. 7-8 yıl cephelerde savaşmış ama bir madalyası bile yok.Biz de yıllar sonra hatırladılar diyor torunlar..Halimizi hatırımızı soran olmadı.Biz kimseden ekmek, para, mal, mülk istemiyoruz. İstersek zaten dedemizin kemikleri sızlar.Dünyanın bugün içinde bulunduğu durumu da yakından takip ediyor, üzülüyoruz. Amerika belasını arıyor. Bugün zulme maruz kalan insanlar, dün dedemle omuz omuza savaşmıştı. Bu acı verici bir durum. Ama o gülleyi dedeme kaldırtan Rabbim Amerika`yı da yerle bir edecek inşallah. İnanıyorum ki, bugün işgal altındaki topraklarda yaşayan Müslümanlar arasında da Seyit Onbaşılar vardır. Müslüman olan tüm topraklar Seyit Onbaşıların vatanıdır. Müslümanlar bir araya gelerek yapılan bu haksızlığa karşı birleşmeli.”diye konuşuyor ailesi.

Seyit'in Aile nüfus kayıt Örneği; Koca Seyit 1305 (1889) Balıkesir Havran Çamlık Köyü`nde doğmuş. Soyadı kanunundan sonra "Çabuk" soyadını almış. Koca Seyit'in ilk eşi Emine Çabuk'tan 2 kızı dünyaya gelir. Biri Ayşe diğeri ise Fatma'dır. Büyük kızı olan Ayşe Nine 15.06.1327 yani 1911 yılında doğmuş. Koca Seyit 1914 yılında seferberlikle askere katılır. Askere giderken kızı Ayşe 3 yaşındadır. 1918'de Birinci Cihan Harbi sona erip evine döndüğünde ise kızı Ayşe 7 yaşına basmıştır. Genel itibariyle, askerden döndüğünde kızının 9 yaşında olduğu hakkındaki bilgiler yanlıştır.Kızı Fatma ise 1338 yani 1922 yılında dünyaya gelmiştir. İlk eşi Emine vefat edince Koca Seyit tekrar evlenmiştir. Seyit'in yeni eşi Hatice Çabuk'tan ise Ramazan, Osman ve Abdurrahman isimli 3 oğlu dünyaya gelmiştir.Koca Seyit'in tüm evlatları vefat etmiştir. Son olarak kızı Ayşe Nine 2007 yılı Ekim ayında hayata gözlerini yummuştur.Savaştan sonra köyüne dönen Koca Seyit, odun keserek ve bu odunları Edremit'e ve Havran'a götürüp satarak geçimini sağlamıştır. Sonraki yıllarda Zeytin fabrikasında hamallık yapan Koca Seyit, fabrikada hastalanmış ve işten çıkarılmıştır. Hayatının geri kalan kısmında ise ayakkabı yamayarak yaşamını sürdürmüş.Savaşta Seyit Onbaşı`nın sırtladığı top mermilerinin net ağırlığın 215 kilo olduğu belirlemiştir.Kahramanlığı dilden dile yayılmış fakat kendisini Atatürk`ten başka hatırlayan olmamış. 

Eee! Bu ülkenin cefasını süren başka sefasını süren başka olur her zaman.Ruhu Şad Olsun 

Hayati YILMAZ




Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR