Zonguldak‘ın treni
Bir ileri bir geri
Kör olasın mükellef
Dul ettin gelinleri
Bu dizeler Zonguldak Türküsüne ait.2.Dünya Savaşı sırasında Zonguldak'taki tedbirlerin zorluğunu anlatmak için bestelendi.1930‘lu yılların gazeteleri incelendiğinde, bugünkünden daha fazla gazetelerin birinci sayfasında dış haberlere rastlanır. Bunların hepsi Almanya, Fransa, İngiltere gibi devletlerin başkanlarının açıklamalarıdır .Almanya'da Nazilerin yükselişi, Hitler‘in söylemlerinden oluşuyordu
.Bu arada Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'te, yeni bir dünya savaşının başlayabileceğini öngörüyordu. ”Bu tehlikeli durumda tarafsız kalmak, savaşa katılmamak, barış içinde yaşamaya çabalamak bizim için hayati önem taşımaktadır.” sözü ile de Türkiye’nin savaş karşısında izlediği politikayı çok önceden belirlemiştir.
Bu konuda, taraflar hakkında fikirlerini hiçbir zaman beyan etmemiştir. Atatürk'ün öngörüsü ,1940 yılında savaş başladığında gerçekleşir.
Zamanın Tek Parti Dönemi'nde , Cumhurbaşkanı olarak İsmet İnönü'nün tarafından alınan bir takım kararlar vardır. Bu sebeple İsmet İnönü günümüze kadar hep eleştirilmiştir.
Bu kararlardan en çok etkilenen illerin en başında Zonguldak gelmiştir.
O günlerde İkinci Dünya Savaşı başlamış, Türkiye bu savaşta tarafsız kalmış fakat her an savaşa girebilme ihtimali karşısında bir takım tedbirler almıştır. Savaşın ilerleyen yıllarında Almanların Nazi Ordusu ,Edirne sınırına kadar gelmişti. Bu sebep ile 1 milyon Türk askeri sınırlara sevk edildi.
Savaş sırasında alınan tedbirlerin ilki buğday üretim politikasını 1938’de kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi’ne devretmesi ile yapıldı.1940 yılı ocak ayında Milli Korunma Kanunu çıkarıldı.1940 sonlarına doğru, Toprak Mahsulleri Ofisi hububat stoklamaya başladı . İthalat ve ihracatta kısıtlamalar getirildi.14 Şubat 1941: Savaşa girme ihtimali, yaşanan kıtlık gibi nedenlerle şahsi ve özel şirketlerin tahıl stoklarına hükümet çıkarılan kararnameyle el koydu.18 Şubat 1941: Buğday ithalatı yapılmayınca, ekmekler çavdar ve arpa karışımlarıyla üretildi.10 Aralık 1941: Buğday ekimine teşvik için buğday tohumu fiyatları düşürüldü.
Buğdaydan yapılan pasta, kek, sandviç ekmeği, poğaça, yufka, çörek, börek, tatlı ve emsali ürünlerin satılması yasaklandı. Francala ekmeği sadece hastanelerde hastalara verilmesi kararlaştırılan diğer önlemlerdi.14 Ocak 1942: Ekmek karnesi ilk olarak İstanbul’da uygulandı.17 Ocak Ankara’da, 2 Ocak'ta İzmir’de uygulanmaya başladı.1 Eylül 1942’den itibaren kart usulünün uygulanacağı şehirler bildirilmekteydi.41 şehrin arasında Zonguldak'ta vardı. Bu tarihten itibaren geçerli olmak üzere Zonguldak‘ta maden işçisine verilen İstihkak, günde 750 gram ekmektir. (bugün 250 gr ekmek, 3 adet.)Çünkü çıkartılan kanunda ağır işlerde çalışan işçilere tolerans sağlanmıştı.
Ayrıca 10 çuval buğday ununa 2.5 çuval mısır unu karıştırılacaktır.
Ama diğerleri için ;7 yaşından küçük çocuklar için 187,5 gram, 7 yaş üstü için 375 gram ekmek ,Zonguldak’ın taş fırınlarından allanabilecektir.
Başta, Zonguldak Belediyesi olmak üzere diğer belediye zabıta teşkilatı ile dağıtılan ekmek karnesi ,daha sonra İaşe adı altında bürolarca dağıtılmaya devam edildi. Her yetişkin günde 375 gram ekmek alımını karne ile yapmak zorunda kaldı. Verilen ekmekler aylık karneye işlenir, böylelikle kişilerin daha fazla ekmek alması önlenirdi.
Alman ordusunun ilerlemesi ,tedbirlerin daha da sıklaşmasına neden oldu.
Zonguldak’ta alınan tedbirler bunun ile sınırlı değildir.
RESMİ GAZETEDE ZONGULDAK KARARI
28 Şubat 1940’ta çıkarılan Milli Koruma Kanunu ile birlikte Kanunun ikinci maddesinde;
"Zonguldak halkının, kömür işlerinde az çok çalışmış olan veya bu işlerde çalışan ailelere mensup olanlar, çalışma yaşına gelmiş bulunan veya hiç bir işle meşgul olmayanlarla diğer illerden getirilecek halkın, maden işlerinde çalıştırılmasından istifade edilebilecek tecrübeli, zanaatkar ve vasıfsız işçiler ocaklara alınacaktır." denilmektedir.
Böylelikle maden ocaklarında çalıştırılmak üzere jandarma ile birlikte yetkili kişiler köylere durum tespiti yapmaya gittiler. Şartlara uyanları seferberlik kanununda olduğu gibi 48 saatte toplayıp getiriyorlardı. Direnenlere ceza usulü yaptırım uygulanıyordu.
Çalışmaktan kaçanlar ise yakalanıp zorla ocaklara sokuluyordu.
O sırada adı E,K,İ olan maden ocağı kurumunda Ekonomalar devredeydi. E.K.İ işçiye pul niteliği taşıyan madeni paralarla maaş ödemesine geçti. Bu madeni paralar sadece kurumun marketi niteliğindeki Ekonoma adı altında gıda ve eşya satan dükkanlardı.
Aslında bu sistem ilk Almanya’da uygulanmıştı. Artık E.K.İ Ekonomalarda gıda ürününü yanında beyaz eşya ve kumaş, ayakkabı gibi tüm ihtiyaçlar satılmaya başlandı. Böylelikle savaş esnasında yaşanan enflasyonun ve özel sektörde yaşanacak fiyat artışı ve stoklama ihtimalinden koruyordu. Savaş koşularının işçiye en az düzeyde yansıtılması ve maaşlara zam yapılmaması amacı güdüyordu.
Aslında bu sıkıntılar pek Zonguldak köylerine yansımıyordu. Köylüler zaten tüm ihtiyaçlarını topraktan sağlıyordu. O yüzden bu uygulama daha çok Zonguldak Merkez’de yerleşik yaşayan işçilere tanındı.
Bu uygulamalar 1946’ya değin sürmüş ve Ekmek karnesi uygulaması yürürlükten tamamen kaldırılmıştır.1946 yılından itibaren Zonguldak’ta yepyeni bir gelecek başlamış, bu tarihten itibaren Zonguldak adeta ülkenin Paris‘i olmuştur.
Bugün bildiğimiz bir çok kurum, kuruluş, CATES, Çatalağzı ve Zonguldak Lavuar, Zonguldak Liman’ın güney mendireği, Çaycuma Köprüsü, Çatalağzı Belediyesi binası ,TCDD alınan lokomotifler, motorlu tren seferi, Filyos İskelesi, Ereğli Demir-çelik Fabrikası gibi birçok yenilik gelmiştir. işçi sayısı artmış kömür üretimi katlanmıştır. Zonguldak Şehir Merkezi oldukça gelişmiş bugünkü görümüne o günlerden sonra ulaşmıştır. Bunların büyük çoğunluğu (CATES Hariç) savaş sonrası 1948 yılında ABD ile yapılan Marshall Yardımları anlaşması ile yapılmasıdır.
Her ne kadar İnönü bu uygulamalar ile eleştirilmiş ve daha sonra yapılan seçimlerde oy kaybetmiş olsa da, bu başarılı uygulamalar sayesinde Türkiye savaşa katılmamış ve milyonlarca insanın hayatı kurtulmuştur.
Ayrıca savaşta gençleri dinç tutmak için ;Beden Terbiyesi bünyesinde kanun çıkarılarak, işçi sayısı 500 sayısını geçen işletmeler kulüp kuracak, spor faaliyetlerinde bölgeye katkı sağlayacaktır. Karabük Demirspor ,Çatalağzı Demirspor kulüpleri bu kanun ile kurulmuştur.
O gün savaşa katılsaydık bugün birçoğumuz hayatta bile gelemeyecektik.
Bunda Atatürk'ün payı da büyüktür. Toprak Kanunu ile her ne kadar 1929'da Dünya'yı kasıp kavuran Ekonomik krizden dolayı tam olarak uygulanamasa bile ; Atatürk'ün bu öngörüsü sayesinde ölümünden sonrası da Yüce Türk Milletine büyük faydası olmuştur.
Hayati Yılmaz