3 dakika okundu
01 Jun
Cinci Hoca Macunu

Yazının baslığı, Cinci Hoca macunu.
Nerden çıktı bu konu diye soruyorsanız! Batı Karadeniz ile ilgili bir konu..!Pek bilinmeyen bir konu..!Üstelik,Osmanlı ailesinin soyunu devam etmesini sağlayan bir macun olduğundan,bu konuda ki bilgilerimi Mübarek Ramazan ayında sizlere de aktarmak istedim.
Bitkiler yüzyıllardır şifa için kulanılır ve bazı bitkilerin birleştirilmesi ile macun yapılmaktadır.Türkiye`nin en meşhur macunu bilindiği üzere Manisa`da dağıtılan mesir macunudur.
Yanlız bizim de çok bilinmemesine ramen macunumuz var.Cinci Hoca macunu,
Bugün “alternatif tıp” olarak nam salan ve bazılarına büyük paralar kazandıran,günümüzde söktör haline gelen bu alan,din ilede anılmaktadır.
Kuran-ı Kerim`de bazı ayetlerde de, bazı bitikilerin şifali olduğu bilgisi verilir.
 “Bitkilerin her birinde düşünen bir insan ve toplum için ibretler vardır.” (Şuara / 7-9) denilmektedir.
Tıp dünyasında kulanılan ilaçlar da zaten bitkilerden elde edilmiş tapletlerden oluşur.
Lakin buna ramen alternatif tıp`a da bir mesafe bir tepki vardır.Bu tepki (aslında) bitkilerin özeliğinden kaynaklanmaz.
Bu tepki; bu alanı kendi çıkarları doğrultusunda labaratuar ortamından hariç,büyük servetler kazanma adına yapılan,doğru yanlış karışımlar ve ürünler satan insanlar olduğu içindir.
Bu tepki; insanların oturduğu yerlerin etrafında yüzlerce cınar ağacı olupta, TV`lerde reklam ile size çınar yaprağı satanlaradır.
Bu yazıyı yazdığım sırada(TV`de)reklamlarda Nihat Hatipoğlu“Çörekotunun Kuran`da geçen ayetininden” bahsediyor.Ayet Kuran`da yazıyor ama Hatipoğlu bu bilgiyi vermek için kanaldan milyon dolar alıyor.Yani Adam bir şekilde ALLAH`IN  ayetini,kendi dindar kuluna satıyor.Tepki bunadır.
Şimdi bu tartışmalar konumuz değil.
Konumuz Cinci Hoca macunu ! Ama göreceksiniz ki bu konuda da büyük servetler ,büyük yolsuzluklar,büyük yalanlar ve rüşvetler vardır.
Osmanlı Imparatorluğu’nun en enterasan dönemlerinden biri, Kösem Sultan dönemidir.


Zira Osmanlı tarihinde kadınların hükümdarlığı olmamakla birlikte,bu dönem de Osmanlı’yı Kösem Sultan 30 yıl yönetmiştir.1.nci Ahmet`in hanımı olan Kösem Sultan, Yaklaşık 30 yıl “Valide Sultan“ olmuş, 20 yıl kadar da naip sıfatıyla Osmanlı Devleti'ni yönetmiştir.Osmanlı tarihinde iki oğlunu tahta çıkarıp akabinde de torununun saltanatını gören tek Osmanlı sultanıdır.(Bu dönemi ayriyetten okumanızı tavsiye ederim.)Sizi tarihi bilgiler ile boğmak istemiyorum ama konuyu anlatabilmem icin bazı şeylerinde bilinmesi gerek.
Osmanlı sarayında kardeş katli,şehzadelerin boğdurulmasını bilirsiniz.Fatih`in “Nizamı Alem”fermanı ile başlayan bu durum,Osmanlı şehzadelerin korku dolu çocukluk dönemi geçirmesine neden oluyordu.Bu travmalar ile bazılarının aklli dengesi bozuluyor,bazılarının da kendine güvensizliği artıyordu.Bir de küçük yaşta geçirdikleri hastalıklarda  olabiliyordu.
Tabi bunun bir de cinsel yönü vardı.Bu sebeple (özelikle) 1.Ahmet ile başlayan “hanedanlığın soyunun devamlılığı sorunu” başladı.1.Ahmet`in bu sorunu annesi Handan Sultan tarafından kendisine sürekli kadın bulunarak çözülmüştür.Bu kadınlardan biri Osmanlı`nın en güçlü kadınlarından biri olacak olan ,Kösem Sultan‘dır.Zaten güçlü olmasının nedeni,eşinin ve çocuklarının  tam bir iradeye sahip olamamsından yada şehzadelerin çok küçük yaşlarda padişah koltuğuna oturmasından kaynaklanır.Böylelikle oğlu tam yetişkin oluncaya kadar imparatorluğun yönetimi Valide Sultanlara kalıyordu.Aslında 1.Ahmet Fatih ile yasalaşan kardeş katlini kaldırmasına ramen oğulları buna uymadı.
1.Ahmet`in diğer eşi Hatice Sultan`dan olan 2.Osman(Padişah Genç Osman,yeniceriler tarafından boğduruldu);


1.Ahmet`in Kösem Sultan`dan olan çocukları.Şehzade Mehmet,(2.Osman tarafından boğduruldu)IV.Murat (Padişah oldu ),Sehzade Beyazıt (IV.Murat tarafından boğduruldu) Şehzade Kasım(IV.Murad tarafından boğduruldu) Şehzade Süleyman (IV.Murad tarafından idam edildi) Geriye sadece Şehzade ibrahim kalmııştı.Şehzade Ibrahim kardeşlerinden hepsinin abisi tarafından öldürülmesi üzerine akli dengesi bozulmuştu.Şehzadelik yıllarının çoğu kapalı bir odada hapis olarak geçmiştir.IV.Murat`ın  çocuklarının çok erken yaşta ölümüyle ve amcası 1.Mustafa`nın  çocuğunun olmamasından dolayı Ibrahim tahta çıkarılmıştır.Aslında IV.Murat ölmeden önce; padişah olarak kendi soyundan Ibrahim`in değilde Kırım Hanı’nı padişah yapılması emrini veridiysede,ölümünden sonra bu emre uyulmamıştır.Ibrahim tahta çıkınca Kösem Sultan`da kocası,oğlu ve torununun tahta çıktığını gören tek valide olarak tarihe geçmiştir.Hem kocasının iradesizliği,hem oğlu IV Murad`ın küçük yaşta tahta çıkması,diğer oğlu ibrahim`in de 11 yaşında tahta çıkarılması, Ibrahim`in öldürülmesinden sonra da yine küçük yaştaki torunu IV Mehmet`in (kendi katkısı var)tahta çıkması ile onu Osmanlı Devleti`nin  en güçlü kadını olmasını sağladı.


Şimdi gelelim Cinci Hoca macununa.
Sultan Ibrahim korku dolu çocukluk döneminden sonra tahta çıktığında akli dengesi biraz yerinde değildi.Bu sebepten de Osmanlı soyunun devam etmesi tehlikeye girmişti.
Kösem Sultan oğlunun bu durumuna çare bulmak için,o sırada"ünü" kulaklarına kadar gelen,Safranbolu`da doğmus, büyümüş,babası da hafız olan  şifacı Hüseyin Efendi`yi (Cinci HOCA) saraya cağırtır.



Hüseyin efendi,cinlerle iletişim kurduğu düşünülür ama en büyük özeliği bitkilerin şifasıni bilmesidir...Bu bilgisini de Safranbolu`da babasından ve çevresinden öğrendiği,bazılarını da kendisi geliştirdiği yada uydurduğu söylenir.Aslında tüm yeteneği,memleketinde öğrendiği bitiklerin özeliklerine dayanır.Hafız bilgisi de vardır.Bu bitkileri bir macun yaparak padişah üzerinde uyguladı.

Bu macunda kulanılan bitkilerin hepsi Batı Kardeniz`de yetiştirilen bitiklerdir.

Ben size bu macunun tamamını yazmıyacağım.Zira bunu kötü maksatlı kişilerin uygunsuz koşullarda insanları kandırmak için kulanacağını düşünüyorum.Bu sebep ile tamamı değilse bile bazılarını vereceğim.´(internette aradım,bir kaç kisi konuyu ele almış ama hiç biri malzemeleri tam olarak yazamamış).
Bu konuyu yazmak istememin bir diğer nedeni de bölgemizde yetiştirilen ve Safranbolu`ya adını veren safran bitkisi ve özeliğidir.


Cinci Hoca`nın Osmanlı padişahı I.Ibrahim için kulandığı macunun ana bitkisi safrandır.Bunun yanında yine bölgemizde çok yetiştirilen Kuru Incir`dir.



Karışımda bulunan bir diğer bitki ise;size daha önce anlatığım ve Zonguldak`a ismini veren Reçine’dir(Sandaraka).Cinci Hoca bunlarla birlikte bir çok bitkiyi de karıştırarak süt ile kaynatıp I.Ibrahim`e verdiğinde,I.Ibrahim`in pskolojisinde değişimler olmuş ve bunun üzerine Kösem Sultan tarafından ödüllendirilmiştir.Ve sarayda şifacı olarak tutulmuştur.

Bilindiği gibi, mesir macunu o tarihten yıllar önce Yavuz Sultan Selim'in eşi Ayşe Hafsa Sultan hastalanınca dönemin ünlü ve başarılı hekimi Merkez Efendi tarafından kullanılmıştır.Demek ki bu macun I.Ibrahim`e uygulanmış ama başarılı olamayınca yeni careler aranmıştır. Cinci Hoca başarılı olunca,bu durumu öyle bir  kendi lehine cevirmiş ki,adeta sarayda sözü geçen bir kişi olmuştur.

Cinci Hoca ,Kazaskerlerden birinin kızı ile evlendikten sonra Galata`ya kadı yapılmıştır.Sonra da Anadolu Kazaskeri olmuştur.(Kazasker Osmanlı’da en yüksek yargı mertebesidir.Iki adet Kazasker bulunurdu.Biri Trakya Kazaskeri,diğeri ise Anadolu‘ya bakan kazasker makamıydı.)

Cinci Hoca bu makamlarda görev yaptığı sürece rüşvet,haraç,uyduruk vergi gibi elinde ne kadar güç varsa kendi çıkarı için kukanmış ve kısa zamanda çok zengin olmuştur.Hem de öyle zengindir ki;artık cil cil altın hazinesine sahiptir. Bugün bile halen kulanılan "Cinci Hoca akcesi"lafı buradan gelir.


Cinci Hoca bir diğer adı ile Karabaşzade Hüseyin Efendi,Osmanlı`da sadrazamların azledilmesi,idamı,göreve getirilmesinde bile sözü geçiyordu.Ayrıca sürgünde af edilmesini sağladığı ,dönemin en ünlü mimarlarından Koca Mimar Kasım Aga`da vardır.Safranbolu`da, Kösem Sultan‘ın maliyeti`ni karşıladığı Karabaşzade Hüseyin Efendi`nin adına yaptırılan Cinci Hanı`nın mimarlığını da Gelibolu`dan sürgünden dönmesini sağladağı Koca Kasım Aga üstlenmiştir.


Bugün bu bina halen ayakta ve otel olarak hizmet vermektedir.Uzun yıllar kervansaray olarak kulanıldıktan sonra han, bugün restore edilerek otel olarak kulanılıyor.Safranbolu`nun önemli turistlik merkezi durumunda.
Cinci Hoca,1.Ibrahim idam edilmesi ve oğlu Sultan IV.Mehmet`in tahta çıkmasından sonra gözden düsmüştür.IV Mehmet tahta çıktığında askerlere dağıtılmak üzere “Cülüs Bahşişi” denilen parayı bulamayınca Cinci Hoca`dan servetinin yarısını Osmanlı kasasına bırakmasını isteyince,hoca buna karşı çıkmış ve Mısır`a sürülmüştür.Fakat daha yola çıkmadan istanbul`da adamları ayaklanma başlatınca yakalanarak idam edilmiştir.
Cinci Hoca`nın kısa sürede elde ettiği servet o kadar çoktur ki ;altınlarına el konulup askerlere dağıtıldığında tüm orduya  yetmiştir.


Cinci Hoca`nın  macunda kulandığı en önemli bitki safran bitkisidir.Safran tohumu ,Dünya`nın en pahalı satılan baharatıdır. 1 gram safran 5 euro fiyata satılmaktadır.Safran bitkisi yetiştiriciliğinin  en zor olduğu kısım hasad zamanıdır.Zira ekilen ürün ,2 hafta kadar kısa sürede kaldırımalıdır.Safran bitkisinin en önemli kısmı çiceklerin ucunda 3 adet olarak bulunan liftir.Bu öyle bir kaç dönüm ile elde edilmiyor. 1 Kg safran elde edilmek için  80 bin safran dikilmelidir.2 hafta içinde 80 bin safran`ın toplanması ise oldukca güç bir iştir.  1kg safran lifi ise 5 000 Euro ,yani 22.000 TL denk geliyor.


Safran,güneşi seven bir bitki olduğu için güneye bakan yamaçlarda daha iyi yetişir.Zaten Safranbolu`da yetişmesinin en önemli faktörü de,Safranbolu`nun konumundan kaynaklanır.Bölgeye bakıldığı zaman kurak bir yapı görülür.Bana göre safran sadece Safranbolu ile sınırlı kalmayacak kadar değerli ve yararlı bir bitkidir.Uluslararası tiçareti cok geçerli olan ve tarihte safran bitkisi için savaşlar bile yapılması onun ne kadar önemli bir bitki olduğunu gösteriyor.Diğer Karadeniz toprakları sık ormanlıktır.Yanlız ben bölgeyi incelediğimde gördüm ki,Çaycuma Devrek,arasında Göl Dağı denilen tepeler ile Gökcebey Güney çephesine bakan tepeler uygun olarak gözüküyor.Bu konuda daha iyi analiz için belediyeler bir çalışma başlatabilir.Bu bölgede safran yetiştiriliciliği teşfik edilebilir.Karadeniz`in ikliminin özeliği uygundur.Ayriyetten sulama işlemi yapılmasına neden olmayacağı için kolay yetiştirilen bir bitkidir.Safran bitkisinin bir diğer özeliği ise; kendi kendine tohum üretememesidir.Tohumu toprak altından çıkartılan soğanları bölerek elde edilir.



Günümüzde yine büyük kazançlar sağlanmasına neden olan şifacıların neden sahtekarlığa eğilimli olduğunu düşündüm.Bunun cevabını Cinci Hoca‘yı araştırırken buldum sayılır.Daha önce size Ereğli`ye gelen ünlü botonikciden bahsetmiştim.Fransa`dan Asya‘ya bitkileri incelemek için gelen botonikciler 7 bin çesit bitkiyi Fransa‘ya götürmüşlerdi.Bu kişiler bu bitkilerin Tıp`a kazandırılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.Onlarda kendi saraylarında sifacı yapılmıştır.Onlarda üfürükcü,cadı gibi sıfatlarla anılmış büyü yaptıkları gerekcesi ile bazen cezalandırılmıştır.Oysa bitkiler Kuran’da belirtildiği gibi zaten şifa veren yiyecekler olarak söylenir.Bunu cinlere,büyüye,üfürüke bağlamak başlı başına sahtekarlık, halkın dini duygularını sömürmekten başka bir şey değildir.Bölgemize ait olan bu şifalı bitkiler bu kişilere bırakılmadan,labaratuar ortamlarında tehsisleşmeli ve marka yaratacak fabrikalarda değerlendirilmelidir.Bu hem bölgemize ekonomi sağlayacağı gibi işsizliği de önlüyecektir.Atıl olan topraklarımızı ekip biçmeye teşfik edecektir.

Mesir macunu nasıl dünyaca ünlü bir ürün ise, Cinci Hoca`nın kulandığı ve Osmanlı Padişah soyunun devamını sağlayan macun, neden dünyaca ünlü olmasın ? Neden bölgede bizde bu gibi festifaller yapmayalım ?
Bizim bir an önce sadece kömüre bağımlı kalma anlayışından bir an önce kurtulmamız lazım.


Hayati YILMAZ



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR