Filyos Kalesi`ni resmeden Fransız Ressam Jules Laurens`dir.Yazılarımda daima sizlere büyük gemilerle gelen kaşiflerin, ticaret gemilerinin yanında “Cografyacılar,Botanikciler,jeoloklar vb.bulunuyordu”demiştim. Tabi o zaman fotoraf makinasi olmadığı için yanlarında mutlaka ressamlarda bulunurdu,diyordum.Hata bu gibi gezilere eşlik edecek resamlar arasında yarışma bile düzenlenerek birinci seçilenleri yanlarında getirmişlerdir.
1700`lü yıllarda(16.Yüzyıl) gemilerle keşifler yapılsa da 1800`lü yıllar(19.Yüzyıl) artık daha çok maden kaynaklarının keşfedilmesi amacı ile yada burada toprak yapısı ve coğrafi bilgileri Avrupa`ya taşımak için yapılacak yolculuklara bırakıyordu.
Ünlü Fransız Coğrafyacı ve jeolog Xavier Hommaire de Hell 1846`da Anadolu ve Ortadogu`yu kapsayan bir cografi keşiflere çıkıyor.Osmanlı Sarayı ile iyi ilişkilerden sonra burada kalma ve araştırma yapmak için fırsat yakalayan Hommaire de Hell Kardeniz Kıyılarına geçiyor.Burada madenlerle ilgileniyor.Bir bilgiye göre Karadeniz`de bir deniz feneri kurulması için cizimler yapıyor.Bu fener Istanbul`un Karadeniz kıyılarında 1856`da Fransızlar tarafından yapılan Rumeli Feneri olabilir.
Hommaire de Hell 1846`da yola çıkarken yanına Ressam Jules Laurens`i de alıyor.Jules Laurensr gittikleri yerleri resimleyen Fransız ressam Filyos Kalesi`nin sulu boya resminide yapıyor.Daha önce size 1701 yılında Ereğli‘yi çizen ressam Claude Aubrietti`den bahsetmiştim.Bu ressam da Fransız Botanikci Joseph Pitton de Tournefort`un yanında ona eşlik etmiştir.Bu ressamda daha 1701 yılında Karadeniz‘de ki bitkileri ve agacları resimlemiş ve Eregli`nin genel görünümünü de cizmiştir.
1947 yılında Zonguldak kıyılarına gelen ekip burada Filyos Kalesi`nin ayakta kalan kısmının sulu boya resmini yaparak ölümsüzlestirmiştir.Bugün hala ayakta kalan bu kısıma 2004 yılında malesef ekleme yapılarak orjinal görünümü gölgesinde kalmıştır.Filyos Kalesi`ni resmeden Fransız Ressam Jules Laurens 1948 yılında Fransa‘ya dönmüş ama Coğrafyacı Xavier Hommaire de Hell bu yolculuğu tamamlayamadan zamanın Osmanlı şehri bugün Iran sınırı içinde kalan Iran`ın İsfahan`da şehrinde ölmüştür.
Mezari`da bu sehirdedir.
Hommaire de Hell`in eşi Cografyacının notlarını ölümünden sonra kitap haline getirmiştir.Fransız Ressam Jules Laurens`un,Bulgaristan`dan, Anadolu’nun bir çok yerine kadar ve en son gittikleri Iran’dan kalan yüzlerce resimleri ve cizimleri bulunmaktadır.Özelikle istanbul cizimleri o günüleri bize gayet iyi yansıtmaktadır.
Jules Laurens dogdugu sehir olan Vaucluse`de 1901 yılında ölmüştür.
Burada da bir kez daha görüyoruz ki; medeniyetler daha çok Cografyacıler ile gelişiyor.Her şey bir birini tetikliyor.Coğarfyacılar keşif yapıyor sanayiciler sonra buralara ticaret seferleri yapıyor.
Aslında bu bizde de bu şekilde başlamıştı.Daha 13.YY`da Pir`i Reis`in cizdigi Dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye bunun en belirgin örneğidir.Bugün Dünya‘da bu ünlü Kartograflarla birlikte anılır.Pir`i Resis`in cizdiği haritalar Dünya kütüphanelerinde sergilenmektedir.Fakat Pir`i Resi ile başlayan bu ilim,ne yazık ki onun idam edilmesi ile körermiştir.Işte bizim en büyük dezavantajımız da yükselen bir değeri hemen aşaği indirmek oluyor.Adam Dünya haritasını çıkartıyor ama bir iftira ve bir husumet ile yerle yeksan ediliyor.Bütün bu olanlardan sonra başka Pir`ler çıkar mıydı ? Çıkmadı zaten.Ortalık yine Avrupalılara kaldı.
Pir`i reis kinda atilan iftiaralar yüzünden yada husumet ile durumun Osmanlı Sarayına jurnalemesi ile Kanuni Sultan Süleyman'ın fermanı üzerine, 1554'te Kahire'de boynu vurularak idam edildi.
Avrupalı cografyacılar ise sadece bir kaç yıl çıktıkları keşiflerden dolayı ömrünün geri kalanını saraylarda baş tacı edilmilerdir.
Ünlü Fransız Coğrafyacı ve jeolog Xavier Hommaire de Hell ve beraberinde ki Ressam ve Jules Laurens bu bölgede kaldıkları müttetce Ereğli ve Alaplı`da kalmışlardır.Ereğli`de ki kaldıkları evden bahsederken buranın bir baraka şeklinde bir rum evi olduğundan bahseder.Alaplı`da kaldıkları ev ise denize karşı bir yapı olduğundan bahseder.
Bu kaşifler aynı zamanda sadece coğrafi keşifler yapmamaktadırlar.Mesela Osmanlı Devleti`nde önemli projeler üretmişlerdir.Haliç`e köprü yapılması konusunda bir proje hazırlamışlardır.Ayrıca Karadeniz kıyısına bir denizci fenerinin projesini de hazırlamışlardır.
1838 yılında Güney Rusya, Kırım, Kafkasya ve Hazar Deniz`nde incelemeler Rusya`da önemli maden ocakları keşfinde bulunmuşlardır.Bu eserini 1843’de yayınlar.Fransız Çoğrafya Kurumu’na üye seçilir ve 1845’de kendisine Légion d’honneur nişanı verilir.Işte bu başarısından sonra kendisine yeni bir görev verilir ve Xavier Hommaire de Hell daha 33 yaşındayken 1846 yılında bu 3 yılık Anadolu ve Iran seferine çıkarlar.Yaninda getirdigi ressam Jules Laurens ise o sirada daha 21 yasindadir.
Kendisi bu yolculuğun sonunda yakalandığı bir hastalıktan sonra ölmesine ramen tutuğu notlar Fransada yayınlanınca büyük yankı uyandırır.
Hayati YILMAZ